19 Şubat 2010 Cuma

II.Meşrutiyet Dönemi Gece Hayatı Üzerine


-Vallahi pek, mütenasil bir insansın Monşer!!

-Teveccühünüz, o sizin mütenasilliğiniz Enver Bey. Bırakalım da bu lakırdıları, duydunuz mu Harbiye Nazırı'nın Mecelle'sinin arasında sıbyan fotoğrafları bulmuşlar!

-Aaa ne diyorsun Monşer o da mı sıbyancı çıktı!! Ya Talat Paşa'nın Rahiya Hanımla makamındaki rahlenin üzerinde cima etmesi!!!

-Sormayın Azizim grande sansasyon, tüm societé bunu konuşuyor. Ancak ben de cins-i latiften olsam, Talat Paşa'yla cima ederdim. Ayrıca yine cins-i latiften olsam fahişe olurdum.

-Ah azizim, biz de garba yüzümüzü döndük ama, sanırım ilmini değil ahlaksızlığını alacağız!!

İstanbul'un gece hayatının aynen böyle olduğunu düşünüyorum. En yeni faytona sahip olanlar, ya da işte gramofonlu faytona sahip olanın çok büyük forsu oluyor sosyetede. Gerçi o taş plaklar da, fayton büyüklüğünde. Gerçekte, bu eski taş plaklardan ilk defa TRT'nin Harbiye Stüdyolarında görmüştüm. Onların da üstünde "Sahibinin Sesi" köpeği vardı, ve tahminimce Sahibinin Sesi'nin logosu, marka değeri en yüksek olan logolardan biri olabilir. En azından tersten bakınca "allah yok bilmemne yok" yazan münafık kokakola gibi değil!! Yazarken bile şu anda altıma kaçırdım zaten. Çünkü bunu gerçekten kanıtlamaya çalışan site gördüğümü hatırlıyorum. Ulan Coca Cola'ya da yıllardır ne saldırdılar anasını satıyım, vay İsrail'e yardım yapıyo, yok Amerikan Silah Endüstrisi mermi yerine kola kullanmaya başlayacak, vay kokakola özütüne fareler sıçıyorlar tavşanlar attırıyorlar. İşiniz gücünüz mü yok ulan? Bundan sonra "Ben de o kadar zengin olsam ben de Orhan Pamuk olurdum, adamın kafası rahat abi!"yi bir de "Coca Cola X yapıyormuş"u söyleyenlerin vay haline!!!

Çünkü Rahibe Teresa'dan sonra en son İsa'yı ben gördüm, "Git babana söyle, birkaç tane ayete ivedilikle ihtiyacımız var!" dedim ve bunları teker teker kağıda yazdım. Ayrıca, bundan sonra arkadaşlarına yıllardır aynı marka birayı içmesine rağmen:"olm tuborg mu içiyosun, efes içsene lan!! Carlsberg bok gibi!" falan diyenlere de büyük azap var haberiniz olsun. Ha ben Efes içiyorum, ama Fransa'nın Efes'i başka. Gelişmekte olan, gelişmemiş, gelişebilir, gelişen gibi ülkelerinkine bin basar.

P.S: Tenasül kelimesinden "mütenasil"i sallayınca biraz acaip olmuş. Bir de bunu düşünürken Memo Tembelçizer'in çoktan Yağlı Geçmiş Zaman köşesinde benzer bir şey yaptığını hatırladım, ama geç kalmıştım. Ayrıca İkinci Meşrutiyet, ya da 2.Meşrutiyet diye değil, hep II. Meşrutiyet diye görüyorum. Adamlar kelimenin kendisine tarih yüklemeye çalışıyorlar.

P.S: Google'a "fes meşrutiyet" diye yazdım o fotoğraf geldi. Engin Öztekin isimli illüstratör abimizin. Çok güzel çizimleri var, enginoztekin.com'dan siteye ulaşabilirsiniz.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN