30 Mayıs 2011 Pazartesi

Sasha Grey Üzerine


Pornoyu bırakalı neredeyse iki ay olmuş.
Yeni haberim oluyor.
Bu acı kaybı anlatmak için uygun kelimeleri bulamıyorum.(ve giderek Yılmaz Özdil gibi yazıyorum onu da fark ettim. Ama üzüntümden "SATA SATA BİTİREMEDİLER AZİZİM!!!!")

Harakiri, Seppuku muhabbetlerinde, vatandaşlar kendilerini öldürmeden önce bir tane Ölüm Şiiri yazıp ondan sonra aksiyona girerlermiş. Zaten bu işi de en başarılı muhtemelen İmparatorluğu diriltmeye kalkışıp sıçıp batıran edebiyatçı Yukio Mishima(arkadaşları Badi Mişima derler) yapmıştır diye düşünüyorum, şiirini okuma fırsatı bulamadım. Ayrıca şimdiye kadar gördüğüm en başarılı ikinci intihar notu yazma yöntemi bu sanırım. Birincisi tabii ki Crimes and Misedemanours'daki profesörün intihar notu olan "camdan atlıyorum"

Neyse, Mishima'nınkini de buldum, bunun aynı zamanda Porno Endüstrisi için de bir Ölüm Şiiri olduğunu söylemek istiyorum:

"A small night storm blows
Saying ‘falling is the essence of a flower’.

Then those who hesitate arrived."

—Yukio Mishima

Ah be Sashacığım, her yılın 14 Mart'ında senin pornolarınla, -Teoman'ın da dediği gibi- milyonlarca doğmayacak çocuklarımızı yitirerek doğumgününü kutluyorduk. Bu yaptığına şantaj denir, böyle aşka montaj denir! Yüreğim kan ağlıyor, kan ağlıyor derken zaten yürek denen organın mesleği o, bozulana kadar kan ağlıyor sürekli. Böyle de arabeskselsel çıkışlar yapıp sizi de üzerim böyle. Efendim sizde oluyor mu bilmiyorum(az kalsın "de"yi ayrı yazıyordum, şimdiye kadar ayrı yazılması gereken "de"lerin birleşik yazıldığını youtube yorumlarında, bitişik yazılması gerekenlerin ayrı yazıldığını da eskort sitelerinde olduğunu gözlemledim. Sektörü yarı yarıya paylaşmışlar demek.) ben bazen kalbimin üstüne elimi koyuyorum, nasıl ki adımızı çok söyleyince yabancılaşıyorsak, ben de korkuyorum aha şimdi bozulacak kesin, diye diye. Çok saçma aga, sürekli çalışıyor lan, mesela uyurken çalışmıyor gibi geliyor ama çalışıyor. Ne diyorum ben ya hu, üzgünüm aklım başımda değil, yas tutuyorum da. Bu yasa uygun olarak ağlak bir Radiohead şarkısı koyardım aşağı, ancak bunun yerine Sasha'yla ilgili diyebileceğim daha hüzünlü bir şarkı koyacağım:






P.S2: Kedi konuyla alakasız da, sevdiğim hamile bir kedi kendisi.

24 Mayıs 2011 Salı

Yedi Cüceler, Pamuk Prenses ve 3 Küçük Domuzcuk Üzerine

Sevgili dostlarım, gelin! Bugün size Serdar Ortaç'ın şarkılarında nasıl da maraton koşmuş astımlı bir mamut gibi nefes alıp, kötü olan kayıdı iyice rezil ettiğini anlatmayacağım. Nasıl ki, duygusalsal filmlerde babaanneden anneye, oradan genç oğlanın da kendi eşine verdiği nişan+nikâh(ssk+yol+yemek) yüzükler varsa, benim de yıllardır dinlemiş olduğum bir masalı sizlere aktaracağım! Yedi Cüceler, Pamuk Prenses ve 3 Küçük Domuzcuk!

Bilen bilir efendim, Pamuk masalın sonunda Prens Bey'le evleniyor, fakat 7 cücenin başına ne geldiğini hiç merak etmediniz mi? "Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar"a nasıl inanılabilir? Anlatıyorum. Pamuk, kocasından izin alıp, arada sırada 7 cüceye sefer tasıyla yemek götürmeye devam eder. Ancak, lise arkadaşları gibi bir süre sonra ilişkileri yoldan çıkmaya ara sıra görüşmeye, sefer taslarının gidip gelmesi seyrekleşmeye başlar. Bilen bilir, Pamuk iyi biri olsa da, bu Kötü Kraliçe'nin hafiften Alman Disiplini'nden geçmiş biraz Kınalı Yapıncak gibi büyümüştür. Aynı zamanda Kül Kedisi, Pamuk ve Kınalı Yapıncak'ın dedeleri baba bir anne ayrı kardeş çocuğudur. Hepsinin kaderleri sonradan toparlanır bilirsiniz.

Neyse, hikâyeye geri dönelim. Pamuk yaklaşık birbuçuk yıl Cüceler'e uğramaz, birden aklına gelir ve bunların yanına gitme kararı alır. Zaten Prens de Pamuk'dan sıkılmıştır, bütün gün "ay çok güzelim, bilmem ne güzelim" diye anlata anlata Prensin içine gına getirmiştir. Bu arada, Kötü Kraliçe de, nasıl Freaks filmindeki kötü kadın Horoz'a dönüştüyse, o da moog synthesizer'a dönüşmüştür. Efendim Pamuk yollara düşer, 7 cücenin evine gidince bir de ne görsün!!!(rhetorical question) 3 Tane domuzcuk yaşamaya başlamış evlerinde. "Acaba yanlış adrese mi geldim? Yoo 4.meşeden sağa dönünce Hansel ve Gretel'in 200 yıldır hapsedildiği evle D&R'ın arasındaki sokaktan girince çıkıyor işte!" der. Evet doğru gelmiştir! Ancak bu domuzcuklar ne aramaktadır?

---------------0 ---------------- (hep bunu yapmak istemiştim çok özür dilerim)


Pamuk kapıyı tıklar. Domuzlardan bir tanesi uykucu gözlerle(uykucu göz ne demekse?) kapıyı açar. Adeta Memento'da karısını tanımayan adam gibi şöyle bir Pamuk'u süzdükten sonra birden gözleri parlar ve içeri davet eder. Pamuk da domuza karşı boş değildir.(Boş değildir derken yanlış anlaşılmasın, aralarında bir şey yaşanmayacak yani.) bir yerden tanıdık gelen bu yüze bakar. Sonra domuza sorar:"Kardeş burada Yedi Cüceler yaşardı, ne oldu onlara!" evde buz gibi bir hava esmektedir, adeta Selâmi Şahin esprisi yapılmış gibi bir moda hakimdir ortama şu anda. Domuzcuklar'dan bir tanesi lafa başlar:"Pamuk sen gittin gideli her şey çok değişti, Devletin özelleştirme politikasıyla madenlerimiz elimizden alındı. Adeta Apartheid yönetiminde yaşıyormuş gibiydik. Aramızdan dördü Doc(Bilgin), Grumpy(Somurtkan), Sneezy(Hapşırık), ve Dopey(Apçı), "Biz Amerikalı ebeveynlerimizi bulmaya gidiyoruz kardeşler, gelir misiniz?" dediler, Uykucu, Mutlu, ve Çekingen olarak biz gidemedik. Hepimizin isimlerinden de anlayabileceğin gibi kendimizce sebeplerimiz var bu hususta." der

-------- 0 ------------

Bu arada çaylar tazelenmiş, Pamuk da, evde az kalmış malzemelerle yiyecek bir şeyler hazırlamaya başlamıştır. Mutlu söze devam eder:"Bu dördü Amerika'ya gittikten sonra birkaç tane mektup aldık Doc'dan. Sirkte çalışmaya başlamışlar, Amerika'yı gezip ailemizi arıyorlarmış. Tabii buraya kadar her şey güzel. Ancak biz de sonradan öğrendik ki, bunların peşinden de devlet yekilileri geliyormuş. Yani kardeşlerimiz, Amerika'nın(yahudi+mason+laikçi) oyununa kurban gitmek üzeredirler. Devlet, cüceliği tedavi etme amacıyla çeşitli deneyler yapıyormuş ve bunu kardeşlerimize "Gelin çok iyi para var bu işte, hiçbir şey olmayacak" diye yutturmaya çalışmışlar ve yutturmuşlar da. 51'inci Bölge'ye götürecek kadar değerli görmedikleri için, kolpa bir laboratuvarda kemikleri adamantium'la kaplanan Wolverine'e verdikleri değeri vermeyip deneylere başlarlar. Biz tabii bu sırada olaydan kopmuş değiliz. Arada Doc'dan mektup geliyor, bazı değişiklikler olduğuna dair bünyelerinde, aradan 6 ay kadar sessiz bir dönem geçti. Kapıya iki tane takım elbiseli adam geldi, biz tabii olaydan habersiziz, "kimlikleri görebilir miyiz?" dedim, daha o an bayılmışım. Meğerse devlet elemanları 4'lüye yanlış uygulamalarda bulunmuşlar ve bazıları büyürken mesela Somurtkan aynı boyda kalmış. Apçı aralarında en uzun olanı(bu arada bölüyorum Gargantua esanslı olacak ama, çizgi filmde Apçı sanıyorum ki "hafif mal ama sevimli" ya da bazı kızların deyişiyle söyleyebileceğimiz gibi "yakışıklı değil ama sempatik" Disney karakterinin diğer filmlerde bulunması için bir blue-print oluşturuyor.) olmuş. Zaten Hapşuruk silik bir karakter onu siktir et, işte Bilgin de şöyle böyle biraz uzamış. Pamuk biliyorsun, hormonları yiyince vücutta fiziksel ve zihinsel değişiklikler oluyor, nasıl ki mesela Oz'da Bob Rebadow'un beyninde tümör çıkınca hücre arkadaşı Agamemnon Busmalis'i öldürmeye kalkışıyor, bunların da benzer şekilde zihinleri hormondan etkileniyor,ardından bu yüksek güvenlikli olmayan laboratuvardan kaçıp çete kuruyorlar. Sahte kimlik çıkartıyorlar, hep aynı kıyafetleri giymeye başlıyorlar soyisimlerini de Yıldırım'dan Dalton'a çeviriyorlar. Apçı Avarel, Hapşuruk Jack, Bilgin William, Somurtkan da Joe ismini alıyor.

-------------------------***------------------(bu sefer farklı yaptım, daha doymadım)

"Hükümet bunlarla başa çıkamayınca bizleri yakalayıp onlara karşı bir çete kurma planları yaptı. Tabii bize de hormon verecek değiller, pat üstümüze nükleer sıvılar dökmeler bilmem ne. Shredder ve Beyin nasıl Rocksteady ve Be-Bop'ı überdomuz yaptıysa bunlar da bizi überdomuz yaptı. Üstüne de iyi maaş bağladılar, ADAMLAR ÇALIYOR AMA HİZMET DE VERİYOR ARKADAŞ."der Mutlu

Bu sırada şok olmuş Pamuk fark eder ki, çayın altını kapamayı unutmuştur. Şoku siktir edip çayları bardaklara doldurup domuzcuklara getirir. Şok olmaya devam ederken İnatçı devam eder:

"Ya işte böyle, evet bizi kardeşlerimizin peşine takan bu devlet(yaa bu arada beynim sümük gibi oldu The Flamingos diye bir tane doo-wop grubu dinlerken. Onu dinlemesem bu kadar bozulmazdı. Bu masala da devam ederim bir ara. Alın size Pornolardan yapılmış klip

@Bordeaux Üzerine



Geceleri kafamdan blog yazıp yazıp, buraya aktarmıyorum çok sevgili okurlar. Kendimce eğlenip, bazen kendime müzik tavsiye ediyorum mesela. "Bence hiç güzel değil bu şarkı" falan dediğim oluyor mesela, uyur uyanık haldeyken. Bazı zamanlar kafada çok güzel şarkı çalar, ya da şöyle kallavi bir resim görüp "ananı sikeyim ananı sikeyim çok güzel" diyip uyanırız ancak, benim şimdiye kadar yapabildiğim tek şey, bu şarkılardan bir tanesini uyanıp telefona kaydetmekti. Açıkçası gece aniden arayan Sezen Aksu tadı yakalamak için yaptım, hemen müzisyen arkadaşımı arayıp melodiyi mırıldandım. "Abi bu şarkı zaten Sezen Aksu'nun Erkek Güzeli" dedi. İşte o an fark ettim ki, bu ilham perisi denilen -ki peri'yi nedense dişi olarak tahayyül etmeme rağmen, Fairly Odd Parents'dan sonra bu görüşüm değişti diyebilirim- pis sadece Sezen Aksu'ya şarkı veriyor, geri kalan ilham meraklılarına sadece eski şarkıları ve "Özgür Buldum Remix" ya da "Ozan Çolakoğlu Remix" gibi versiyonlarını veriyor. Özgür Buldum Remix'i Dudu albümüne sahip olanlar bilirler. Ciddi anlamda çok yüksek sayıda New Order ve Depeche Mode saçma remiks isimleri duymuş olsam da "Özgür Buldum Remix" bunları tokatlayıp geçiyor sevgili dostlarım.

Değerli okurlar, şimdi buraya diğer gamil hesabımdan bir fotoğraf yüklemek için dInternet Explorer'ı açmak durumunda kaldım. Ben bu internet explorer'ın kodlarını yazanların kaynatalarını sikeyim çok afedersiniz. Program açıldığı gibi mi kitlenir, bu adamlara "Welcome to my first Web-Page" html kodları yazmak bile haram olmalı. Oha harbiden program çöktü! Açacağı şey de kıytırık bir resim yani. Gözünü sevdiğim Chrome'u, senin ben minimalliğini yiyeyim. Hah henüz düzeldi, ve abartmıyorum bir 3 dakikadır bunları yazarak oyalanıyorum. Microsoft'dakilerin kaynatalarının çoğu nedense Twin Peaks'de yaşadığını hayal ettim, neden bilmiyorum. Ama umarım hepsi orada, herkesin birbirine yalan söylediği, adeta Mahallenin Muhtarları'ndan(Kandemir Konduk yazdı, Filiz Kaynak Yönetti) eksik olmayan entrikaların yaşandığı yerde yaşıyordur.
Efendim, biliyorsunuz, bir süre önce facebook duvarımda komikli video ve marketten cips çalan martı gifleri paylaşılmadığı için kendisini kapamıştım. Ancak, sürekli bu site hakkında sosyal mesajlar veriyordum. Vay işte efendim, kimlik bilgilerimizi takip ediyorlar, yok işte Mark Zuckerberg Harvard 3.Yurdun camından işemiş bilmem ne, diye karalama kampanyaları yapıyordum. Açıkçası ne yalan söyleyeyim bunların hiçbirini yapmıyordum, isteyen istediği yere üye olur, bana mı kaldı amına koyayım onu engellemek. Ancak bu fotoğrafı benimle paylaşmış olan kadim dostum Joseph Stiglitz'e de anlattığım bir şey vardı. Ulan @Boston, @Nice, @San Tropez, @SoHo, @London yazmak elzemken, niye delikanlı biri çıkıp da @Yozgat, @Gerze, @Çankırı yazmıyor? Ya bu Boston, Nice, San Tropez illerine gidenlerin belirtmesi gereken çok önemli bir şey var, ya da Gerzeli vatandaş nerede olduğunu çevresine aktarmak istemiyor. Nedir bunların dertleri, falan diyordum, sonunda Emin Ekiz isimli vatandaş bu olaya bir el atıp, böyle bir akım başlatmış. Ben yalan atmayacağım şu an Bordeaux'dayım, zaten ben okuruma şimdiye kadar hiç yalan atmadım da. Burada gündüz hissedilen hava sıcaklığı 26C derece civarında seyrediyor, isteyen bakabilir. Neyse değerli okurlar bu en üstteki resim de Death Grips'in ex military isimli öfkeli mix-tape'i, daha The Antlers'ın albümünden falan da bahsetmek isterdim ama siktiredin. Yeni çıkan albümleri tanıtmak benim görevim değil.


P.S: Şarkıdaki sample'ı biliyorsunuz, seviyorsunuz.Hypnotoad kafası
 
Copyright © 2010 MONTEYN