18 Şubat 2010 Perşembe

Aldous Huxley lafı çok kötü geçirmiş. Böyle edebi zekaya can kurban uleeaaaan!!!(arkada da Ferdie Taifurre çalıyor ve isyan ediyormuş gibi durdu. Hayır arkada My Mistakes Were Made For You çalıyor. Ona da uleaan denebilir belki de, biraz daha mod giyinmek gerekiyor galiba ona bir şey demek için. Halbuki kafamda ayı gibi havlu var şu an, o yüzden evrenin yok olması an meselesi. Bilirsiniz, kafasına havlu sarmış insanlar bizde Hint Fakiri tezahürü bırakmasının yanında çok da rahatsız edici görünürler, adeta ayağımızdaki çoraplarımızdan birinin siyah, diğerinin ise siyah sanıp giydiğimiz ama aslında lacivert olması kadar kafa karıştırıcı bir durumdur bu bana kalırsa.)

Kendisi hapçı bir insan, bilmeyenler vardır diye söylüyorum. Grup The Doors(bundan sonra herhangi bir müzik topluluğundan bahsederken başına "grup" yazma kararı aldım. Çünkü benim en yakın akrabalarım küçük kasabalardaki düğün salonlarıdır. Zaten kapalı düğün salonları belki de dünyada cehennem deneyimimi yaşamamız için var olan binalardır. Tabii şimdi yaptığım hesaplara son 6 yıldan beri düğüne gitmiyorum, iklimlendirme teknolojisi ne kadar gelişmiştir bilmiyorum ama ben en son gittiğimde zorla oynamaya kaldırılırken terden götüme kaçmış donumu toplamaya çalışıyordum. Hele hatırlıyorum, çocuktum bir sünnet düğününde kafamı jölelemiştim.(Hayatımda kafama 4 kere jöle sürdüm) içerideki oksijen miktarı düştükçe ve ısı arttıkça balmumundan heykeller gibi eriyordum resmen.) isimlerini bu ağanın The Doors of Perception kitabından almıştır. Kimisi Jim Morisson'a çağının en büyük şairlerinden der. Açıkçası bu konuda biraz şüphelerim var, The End'deki ödipal dizelerin bile popülarite kaygısıyla yazıldığından şüpheleniyorum ama bunu kanıtlayamıyorum. NTV yayınlarından çıkan Kanıtı Olmayan Gerçekler diye bir kitap var o kitabı almayın lütfen, çünkü az önce öne sürdüğüm saçmalığın 200 sayfalık bir kitaba dönüştüğünü düşünün öyle birşey.

Neyse, Aldous Huxley ağamız, The Doors of Perception'da meskalin, peyote, asit deneyimlerini yazmıştır çok da güzel olmuştur, ancak malesef gerizekalı Hippiler kendi uyuşturucu alemlerinde de bu kitapları kullanırlar, aslında bildiğim kadarıyla, bu asit alemlerinde en meşhur kitap Tibetan Book of the Dead'di galiba. Ya aslında mesele şudur dostlar, George Harrison, Brit Invasion'dan biraz sonra Amerika'ya gider, burada çok merak ettiği hippilerle tanışır ve inanılmaz bir hayalkırıklığına uğrar, döndüğünde şuna benzer bir yorum yapacaktır: "Uyuşturucu yüzünden sivilcelerini sıkmaktan aciz, bir grup ergen."

Nedense, hippilere karşı inanılmaz bir öfke besliyorum. Ancak, cemaatçilerle laf dalaşına girdiğiniz zaman haklı bile olsanız suratınıza sırıtarak bakarlar da sinirleriniz bozulur ya, işte onlarla da tanışsam "Sen şiddet kültürüyle yoğurulmuşsun, turn of your mind relax and float down your stream, it is not dying, it is not lying." saçmalıklarına girmelerinden korkuyorum, ama aşağı, yeryüzünde yapılmış en müthiş şarkılardan birini koymayı ihmal etmiyorum.



0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN