13 Şubat 2010 Cumartesi

Euro ya da Your Mother is Motherfucker'ın Toplumda Yarattığı Katarsis

2002'den kalma bir internet meme'siyle karşı karşıya kalmak birçoğunuzu rahatsız etmiş olmalı. Bakınca beni bile rahatsız ediyor sürekli. Ancak bugün bir gazetede denk geldiğim Paris Orly Havalimanı'nı görünce, içimden "zıhıpzıhıhı" diye güldüm, bu eleman aklıma geldi. Normalde De Gaulle Havalimanı'nı kullanan biri olarak bunun varlığını tamamen unutmuşum, PGS isimli şirket 49.99 Avro'ya uçuruyormuş Orly'ye. Bu PGS gibi kısaltmalara zaten deli oluyorum, hele bugün yol üstünde Özcan DNZ, gibi bir şeye rastlayınca çok sinirlenip "hsktr" dedim içimden. Geçenlerde kadim dostum Jane Austen'la da bu Özcan Deniz'in nasıl şehirli kendi ayakları üzerinde durabilen iş kadınına hitap eden bir insan haline geldiğinden bahsediyorduk biz de. Halbuki 11- 12 yıl önce Mahzun-Alişan-Özcan diye takıldığı zamanları da biliriz!!! Ayrıca o zamanlar aralarındaki dostluğu gördüğükçe sürekli, aralarına beni de alırlar mı acaba, diye düşünüp dururdum. Şimdi Mahzun da bozdu kendini, Alişan hala seviyesini koruyor çok tebrik ediyorum onu.

Bu Euro'ya Yuro değil de Avro denmeye başlandığı an biraz sinirlenmiştim. Zira Renault Europa'ya da Eüropa, Yuropa, Yurop deniliyordu bir fikir birliğine de varılamamıştı. Ayrıca niye Avro lan? Avropa mı diyosunuz siz? O artistlik yapanlar da Avru diyince, kullanılmadıkça körelmiş bir organ hissi yarattığı için herhalde Avro deme kararı aldılar.

Çok iyi hatırlıyorum 93 yılları falan Dr.Renault arayıp beni Bordeaux'dan Paris'e çağırdı. Saygım sonsuz olduğu için hemen rüzgar kanatlı atlılarımı hazırlatıp yola çıktım. Bir café'de buluştuk kendisiyle kendisi aynen şöyle dedi:

"Monteyn'ciğim biliyorsun, motorlu taşıtları Türkiye'ye ihraç etmeye başladığımızda bizim Egzoz kelimemizi aldılar içine sıçıp egzoz, egsoz, egzos, egsos, ekzoz, eksoz, ekzos, eksos, egzost, egzozt, egsozt, egsost, ekzozt, ekzost, eksozt, eksost gibisinden 16lı rezil bir kombinasyona vardırdılar. Şimdi bizim elimizdeki Renault 19'ları Türkiye'de piyasaya Europa adı altında sürmeyi planlıyoruz. Acaba sorun çıkar da Türk Halkı onun da içine sıçar mı? Biliyorsun kelimelere ve şeylere Foucault ve Hamlet gibi saplantılı biriyim." dedi.

Hoca durur mu hemen yapıştırmış cevabı:

"Dr. Renault, Dr. Renault!!!! Hem otomotiv hem de kozmetik alanında bir dünya devi olabilirsiniz, ama karşınızda çocuk yok!! Vay Foucault'ymuş, yok Hamlet'miş, gören de karşında bilginle etkilemeye kalkıştığın üniversiteli öğrencin var sanır pis herif seni!!!
Bak beyim, sana iki çift lafım var. koskoca adamsın. paran var, pulun var, her şeyin var. binlerce kişi çalışıyor emrinde. yakışır mı sana ekmekle oynamak? yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmaz! Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saaddeti çok gören! Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. hıh! Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Dr. Renault Paris! Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm, ben, Monteyn Usta! Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok! Ama şunu iyi bil, ne Renault 19'a ne de halkıma hiçbir şey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? Dokunma artık halkıma! dokunma Renault 19'a! Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Monteyn Usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! Anlıyor musun? vururum ve dönüp arkama bakmam bile!!!!!
Doktor Doktor diye de kafamızı siktin yıllardır, senin de aynen Haydar Baş gibi doktorluk sıfatlarının Türkî Cumhuriyetlerdeki Üniversitelerden verilen onursal Doktorluk olduğunu bilmiyoruz sanma. Şimdi çık bu kapıdan ve yüce Türk milletinin onurunu bir daha böyle zedeleyecek konularla gelme karşıma!!!" dedim.

Dr.Renault City Lights filminde Zengin Adam'ın sarhoşken Charlie Chaplin'e verdiği arabaya atlayıp siktirolup gitti. Ben de her ne kadar kendimi cep şarabımdan içerek rahatlatmaya çalışsam da kendime hakim olamadım. Yanıma Serge Gainsbourg'u ve Jacques Brel'i de alıp geceleyin malikanesine sinsice girip camını kapısını indirdim.

Şimdi, o zamanlar ne kadar toy olduğumu fark ediyorum. Buradan, şu zalım dünyadan göçüp gitmiş Dr.Renault'dan çok özür dilediğimi, yaptıklarımdan ötürü köpekler gibi pişman olduğumu belirtmek istiyorum. O şimdi göklerde belki de beni izleyip, gülümsüyordur! Huzur içinde yat Dr. Renault, huzur içinde yat.

P.S: Polonius Hamlet'e ne okuduğunu sorunca, Hamlet "Kelimeler, kelimeler, kelimeler" der. Ne okuyordur aslında acaba?

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN