29 Eylül 2009 Salı

Monteyn! Mazluma Güven; Zalime Korku Verir!

Dostlar!

Hepiniz değil, ama aranızda şimdi bahsedeceklerimden muzdarip olanlar için: "Monteyn'in toplumda mal gibi kalan, veya edebi görünsün, havalı olsun istiyorsanız da "Hayat Acemisi" insanlara yardım yazıları vol.1'i yayınlama kararı aldım."

Konu 1: Toplu Taşıma Araçları

1a. Minibüsler

Minibüste en büyük sorun oturma stratejisi olmakla beraber, parayı uzatırken öndekini dürtükleme gerginliği, arkadan dokunan elin bünyede yarattığı korku, "gelen paranın üstünü ya yanlış iletirsem" sıkıntısı, avuca gelen parayı minibüse saçmak ve yerden 5 kuruşları bile toplamak zorunda kalmak mallığı, eğer kulaklık takılıyorsa durağa optimum mesafede kulaklığı çıkarma ve böylece rezil olmama durumu, şoförün tipine göre "müsait bir yerde" demek yerine inilecek yerin adını seçme gerginliği, eğer son kalan ikili koltukta kalan tek yere sizinle aynı anda binen kişiyle kapışmayı düşünüp sonra vazgeçmek, gibi şeylere takılıyorsanız. Tebrik ederim siz de bir malsınız ve bundan kurtulmaktan ziyade, semptomları azaltarak daha az acı çekmek için size sadece şoförün yanındaki koltuğa oturmanızı önerebilirim. Ayaktaysanız, zaten hem bunu o koltuğu kapmak için yapmadığınız hamle yüzünden hak ettiniz, hem de ayaktayken daha az para transferine dahil olunuyor.

Böylece korkunç para transfer zincirine girmemiş olur, aynı zamanda inilecek yeri mümkün olan en ilkel hareket olan parmakla gösterip, o yüksek çıkaramadığınız sesinizle şoföre deklare edebilirsiniz.

1b.Otobüs

Buna da yine yukarıda bulunan çoğu saçmalık dahilken, Teyze baskısı bunda biraz daha belirgin. Yer verme, vermeme paradoksunu yaşamayan bir kişi yoktur sanırım. Ayrıca yanınızda yaşıtınız biri otururken kalkıp yaşlıya yer veriyorsa, samimi söylüyorum o teyzenin gözünde artık bir açık toplum düşmanısınız. İsterseniz bunu toparlamak için muhabbete girmeyi deneyebilir tüm torunlarının hangi okullarda okuduklarını öğrenebilir, damatların hayırlı olanları hakkında bilgiler edinebilirsiniz. Otobüsten indikten sonra "Mehmet gibi biri olmak gerçekten çok kötü, ben de mi Okan'ın okuduğu üniversite de okuyup öyle kariyer yapsam." gibi ömrünüz boyunca hayatınıza dahil olmamış insanlar üzerinden gelecek planı yapma ihtimali var. Bu yüzden diyaloğa girmeyin, hele 30 dakika üstüyse yol, teyzenin çantasındaki ilaç zulasından anti-depresan bir şeyler isteyin. Gelini falan doktor olduğu için, bizzat sağlık bakanlığı tarafından fahri tıp doktorluğu ünvanı aldığı yetmezmiş gibi, aynı zamanda çantasını da ilaç deposu olarak kullanıyordur muhtemelen. Amcalar biraz daha az zararlı olmakla beraber, belli yaşın üstündeyse sakın memleket meselelerine girmesine izin vermeyin, bu sizin ölümünüz olacaktır.

1c.Vapur

Saçlarınız mı uzun? Dışarı çıkıp deniz havasıyla yolculuk mu yapmak istiyorsunuz? Mutlaka saçlarınız dağılıp ilk olarak göze girecektir, toplama yöntemi fark etmez. Martılara dikkat! Ayrıca diğerlerine göre daha az sıkıntılı yolculuklar olup, koltukların çoğu doluyken boş yer seçmenin de büyük sıkıntı olduğunu unutmayalım. Bazen zararsız görünen insanlar, muhabbetleriyle esir alabiliyor!


P.S: Bugün sezonun son, sandaletin içine çorap giymiş insanını gördüm. Çok mutluyum, leyleklerin göç etmesini izlemek gibi bir şey.

P.S2: aklımda olan teyze resmini bulamadığım için yerine, I want to Break Free'nin klibinden John Deacon'ı(sağ) yolluyorum. Onun Avrupalı olmayanını düşünün.

2 yorum:

Akasya Kokulu Sabahlar dedi ki...

Bu çantalarını ilaç deposu olarak kullanan teyzelerin gerçekten bayilik aldığını düşünmekteyim. Çünkü genelde hep bir eczane poşeti ile birlikte gezmekteler ve evlerinin bir başka gelir kaynağını da bu eczane reklamlarıyla oluşturmakta bu teyzeler. Bence bu reklamcılık atağını kim yaptıysa çok akıllıca davranmış çünkü sabahtan akşama kadar anlamsızca uzak mesafeleri 20 orobüs değiştirerek kateden bu teyzelerin örneklendirdiğin muhabbetlerinden baygınlık geçirmiş insanların çoğu bu teyzelerin ellerindeki eczane poşetlerinin üzerlerindeki adres ve tel noları ezberleyerek bu işkenceye katlanabiliyor...

monteyn dedi ki...

Türk Eczacılar Birliği, The Coca Cola Company'nin reklam ajansıyla çalışıyor zaten. Nasıl Kola, şemsiye, balkon muşambası falan dağıtıyorsa. Bu teyzelere de ilaç, dikiş çantası ve naylon poşet dağıtılıyor. Viral pazarlama yöntemleri diyeceğim hatta, diyemiyorum.

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN