2 Ekim 2009 Cuma

Madem Geniş Omuzluyum, Neden Yanımdaki Dar Omuzluyu Cama Sıkıştırıp Domine Edip, Aynı Zamanda da Sağ Kolunun Hararet Yapmasını Sağlamıyorum Üzerine


Varoluşsal bunalımdayken, güneş ışığı gözüne kaçtı diye fellah öldüren adam var. İşte bu olayı az önce minibüs gibi, anarşinin hakim olduğu ortamda az kalsın ben de yaşıyordum. (Minibüsteki para akışı, önceki yazıda da belirttiğim gibi tamamen kakafoniden ibaretmiş gibi görünse de, aslen doğaya dikkatsiz bakan gözlerin anlayamadığı harmoni gibi. "Onlar ki, gözleri vardır Minibüs harmonisini görmezler, vay onların haline.")

"Bir yandan güneş, bir yandan geniş omuzlunun kol sürtmesi yakar Allah deyu deyu!" şeklinde içimden geçiriyordum. Müsamaha gösterdikçe, yayılıyor devleşiyordu. Adamdan alabildiğim tek intikam, dün giydiğim tişörtü bugün de giydiğim için yaydığım kunduz kokusu oldu.

Neyse, başka bir konuya geçiyorum. Bundan iki yıl önce galiba, Post modern pazarlama teknikleriyle ilgili bir kitap okumuştum. Orada Disneyland'in ve Las Vegas'ın her şeyden, her yerden bir parça alıp kendi bünyesinde birleştirerek, gelenlere gerçek dünyada, bir rüya yaşatmayı amaçladığından falan bahsediyordu. Bunu Ankara Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek'in de hedeflediğini, az önce kurmuş olduğu yeraltı çarşısının içinden geçerken fark ettim. Öncelikle o kadar dallı budaklı ki, tahminimce köstebek yuvalarına, ya da karınca akvaryumlarına bir gönderme yaparak, halka köstebek ya da karınca olma deneyimini yaşatmak istiyor.

Tabii, karınca çok küçük bir varlıktır, halk da kendini küçük hissetsin diye yapıyor bunu, falan diye psikososyal çözümlemelere girip kimseyi üzmek istemem.

Neyse efendim, bu çarşıya girdiğim an kesif bir ayak kokusu aldım. Baştan ne olduğunu anlayamadım, sonra yine bu postmodern vahanın aynı zamanda mescit görevi gördüğünü fark ettim. Şimdi burada mutaassıp okuyucular falan varsa "o ayak senden daha temiz, pis münafık" muhabbetine girmesin, değil işte. Leş gibi de ortam kokuyordu. Ben şehrin imajına falan bakmam ve de umrumda değil, meclisin bahçesinde de kılınabilir sonuç olarak muz cumhuriyetlerinde olur böyle şeyler. Hatta, Bağcılar'da 212 diye bir alışveriş merkezi var. Orası daha ilk açıldığı gün çimlerde din gösterisi yapan aga gördüm. Sarhoşlar tarafından işenmiş toprakta namaz kılmanın şeriata uyduğunu sanmam. Fark ettiniz mi bilmiyorum, ama son cümlede Nihat Genç siniri vardı.

Zaten Nihat Genç müzik yapsaydı tahminimce Rage Against the Machine ayarında bir şey olurdu.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN