24 Mart 2010 Çarşamba

Bahar Üzerine


Günlük bir konudan bahsedeceğim. Vay efendim rosemary's baby, yok efendim gidin şunu dinleyin. Geçiniz efendiler, geçiniz!!!(masaya yumruk vuran Atatürk canlandı mı kafanızda? Sırf bu yüzden yaptım. Eğer canlanmadıysa "bağımsızlık benim karakterimdir." demeyi de planlıyorum.)

Neyse, baharın ilk ayı, mart vesaire kediler hormonlar bunlardan bahsedilebilir. Ancak Bahar Mevsimi'nin kabir azabı olduğu gerçeğini kabullenelim. Bakın ağaçlar çiçek açıyor, havalar güzelleşiyor; peki dışarı çıkarken ne giyiyorsunuz? Bu konuda asla başarılı olamayan bir insan olarak dışarı çıkmama kararı aldım yaza kadar. Mesela Paris'e inerken Attila İlhan kreasyonundan, tankçı subaylara verilen mavi kepin siyahından takıp hafif ressam görünümü elde ediyorum. Ama pipo kullanmıyorum, çünkü benim elimdekiler bir pipo değil; hepsi pipo resmi. Ressam şapkası demek de doğru olur galiba, gerçek adını bilmiyorum ama artık öyle densin. Ordudaki sanat aşkının da tankçılara kadar sıçradığı gözlerden kaçmasın. Kimseyi yıpratmaya, asimetrik operasyonlar düzenlemeye çalıştığım yok, ancak geçenlerde Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın caz topluluğunun adının "Cazın Kartalları"olduğunu öğrenince açıkçası bu konuya el atmaması gerektiğini düşündüm. Kötü bir durum tabii "Yüzbaşı Volkan ve Astları" diye grup ismi de olacak değil. Öyle olsa indie müzik yaparlar zaten. Çünkü uluslararası indie müzik konseyinin verdiği bir karara göre alternatif, indie vesaire olmak için en az 5 kelimelik bir grup ismi gerekiyor. Hemen şimdi Türkçe bir Indie grup ismi sallayayım size "Güneş Altında Kuruyan Salyangoz Yavruları". Bir de denk geldiniz mi bilmiyorum ama çok üzülüyorum bu durumda kalan salyangoz hayvanına, güneş altında dalda kuruyor garibim. İclal Aydın bu konuya parmak bassın!! Duyarlı birilerinin bir şey deme vakti geldi artık.

Giyinme işine bir çözüm bulamadığım için Mikail'e sövüyorum. Mikail ismi İngilizce ve Fransızca'da yaygın olmasına rağmen neden Türkçe'de çok az onu bilemem. Gerçi Mikail kaplumbağaya konulabilecek bir isim gibi duruyor o yüzden olabilir. Hayatımda bir tane Mikail tanıdım, onun da 12 numara gözlükleri vardı ve camcıda çalışıyordu. Hatta bu konuda şu an aklınızdan geçen camcıyla ilgili şakayı yapabilirdim ama bunun çok kötü bir girişim olacağından şüphelendiğim için vazgeçtim. Zaten kendisi de ameliyat oldu 5 sene önce kadar. Artık sadece wayfarer güneş gözlüğü kullanıyor. Aranızda da Mikail varsa özür dilerim, ama ben Monteyn olduğum için hiç anama babama isyan etmedim. Zaten bizim oraların adetlerinde anaya babaya laf söylenmez.O yüzden büyük bir insan grubunun mal gibi ismi var. Chateaubriand var mesela; adını ilk öğrendiğinde kendini muhtemelen şarap sanmıştır; zaten bu varoluşsal karmaşa yüzünden kendini felsefeye veriyor.

Neyse dışarı çıkıyorum, muazzam ter basıyor vücudumu ama bir yandan da ceketten içeri giren rüzgarla - ki o rüzgar içeride garip şekilde circulation eyliyor- üşüyorum. Bunu şöyle anlatmak doğru olur, intihar bombacılarına giydirilen kazaklar oluyor ya, bombaların konduğu küçük cepler olan. İşte onun yerine çok soğuk kutu kolalar doldurulmuş, ve ceplerin tenle temas eden kısımları kesilmiş. Bu yüzden yürüdükçe sallanıyor ve vücuda o kutukolalar değdikçe vücutta küçük yanıklar halinde soğuk şokları yaşanıyor. O yüzden "Ah İlkbahar aşk mevsimi" falan demeyelim, çünkü bir grup insana da zaten Sonbahar hüzünlü bir aşk mevsimi. Kış zaten frijit onu siktir et. Yazın da libido tavan yaptığı için fuckbuddy gibi mevsim. Böyle mi tanımlayalım yani? Lütfen biraz daha mevsimlere hak ettikleri değeri verelim. Bu yüzden İlkbahar'la cima edeyim diyorum. Doğa Ana, Toprak Ana gibi simgelerde de aklıma gelen tek resim Şirinler'deki sevimli Doğa Ana'dır. Hepinize sevgiler yolluyorum, aranızda facebook denilen ortamda "Yağmurdan sonra gelen toprak kokusu" grubuna üye olan varsa da bunun sebebini bana söylerse çok sevinirim. Bunu belirtince 60000 kişilik bir grup stadyumda toplanıp yağmurdan sonra o toprak kokusu içinde Roma'lıları kıskandıracak düzeyde orgy mi düzenlenecek gelecekte bir tarihte? Ve Chateaubriand tabii ki Romantik akıma dahildi.


P.S: Papa'ya laf söyleyen arkadaşım vardı hatırlıyorsanız. Şimdi de "Allah'a inanmam, Allahsız da kalmam." gibi yorumlar yapıyor, ah mon dieu bu sense of humour eksikliği beni öldürecek.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN