7 Ocak 2011 Cuma

Ben Babağın Lanet Yaptı Üzerine


Normalde biliyorsunuz, garip bir şekilde bazı insanlar "taşaklarını" gibi arama sonuçlarıyla bu bûloğa bir şekilde ulaşabiliyor, ya da "biz onu bir regaip gecesi yanımıza alınca mı şaşırdınız" gibi şeylerle. Fakat ilk defa bu kadar Shakespeare(kendisiyle bizzat tanışmış arkadaşlarım var.) kokan bir arama görüyorum. "Ben babağın lanet yaptı" cümlesi, google translate'i akla getirse de, kendisi aynı zamanda Kibar Feyzo'nun directors cut'ında bulunan bir cümle, bunu çok az bilen kişi var. Adile Nachitte'in "Dur o parayla öküz alırız!!!" dediği yerden sonra gelen sahnede Feyzo, bir gece Gülo'nun evinin önünde cikciklemeye(ben aşk kuşuyum) çalışırken; babasının hayaletini görüyor, ve babası buna yavaşça gelip "Ben Babağın lanet yaptı." diyor yani demek istiyor ki, "Ben babanım, Gülo'yla evlenmezsen üzerimden lanet kalkmayacak ve doğal olarak Erdal Özyağcılar da evlenemeyecek." Tabii bu karmaşık sahnenin eklenmesinin gereksiz bulan Atıf Yılmaz çıkartıyor sahneyi. Öncelikle ilk istediği şey bu sahnenin bazı sinema insanları tarafından "hmm bu hamlet olarak da okunabilir" falan demiş olacağından korkması. Slovenya'ya gidip konu hakkında bizzat Zizek'le konuşuyor, "Abi valla bana sorma ben zaten her şeyi cinselliğe falan bağlıyorum, Hamlet mamlet taklaya gelirsin" diyince sahneyi filmden atıyor.

Zizek'in bir röportajında bu adama "Başkan sana Zizek mi diyelim, jijek mi? diye soruyorlar bu da "Valla kafanıza göre takılın doğru söyleme çalışanları duydukça paranoyalardan paranoylara koşuyorum" diyor. İşte tam burada yıllardan beri "emirkusturika" diye ismini söylediğim insana "kusturitza" diyenleri ağır yaraladığım zamanlar aklıma geliyor.(cebimde her daim bir adet köstekli saat ve bir arkadaşımın hediye ettiği Sivas Çakısı taşıyorum.)(köstekli saat kayboldu galiba da "kusturitza" diyenler için çakı hala cebimde) Sen belki Kusturitza diyor olabilirsin aga, benim zerre sikimde değil, ancak ben yanlış biliyormuşum gibi gizliden düzeltmeye çalışırcasına "kusturitza kusturitza" diyerek suratıma suratıma tükürme lütfen. Fransızca kolaylıklar dili olduğu için Montaigne'den Monteyn'e çevirdim mesela zor olmasın insanların söylemesi diye. Özel olarak herkesin yanlış bildiği isimli bir yönetmen bulup suratlarına doğru düzelteceğim. Bir saniye kesin İzlanda'dan çıkar bu. İşte buldum: Friðrik Þór Friðriksson. Bu akşamdan tezi yok bütün filmlerini izleyip kendisini her ortamda öveceğim. Şimdi nereye bağlayacağım için İzlanda dedim ona geilyorum. İskoçya'ya tabii ki. Birbirlerine çok yakınlar sonuç olarak. İşte İskoçya menşeili güzide Post-Rock gruplarından Mogwai, yeni albümünü çıkardı. Yine uzun isimli şarkılar içeriyor albüm, zaten yaptıkları müziğin güzelliğinden sual olunmuyor, Hawk is Howling biraz yarak gibi albümdü, ama bu resmen güzel bir albüm olmuş. Yani şöyle 2 hafta dinlenir mesela kafaya estikçe. Şarkı şarkı inceleyecek değilim. Hazır gelmişken albümdeki en huzurlu parçayı da buraya yerleştirmezsem olmaz, hafiften "A cheery wave from stranded youngsters" kokan bu şarkının adı "Letters to the Metro". Bence metro istasyonunda bekleyip, dünyanın sanki bütün yükü üzerindeymişçesine garip triplere girenler bu şarkıyı isminden dolayı da beğenebilirler. Ardından cama kafalarını dayayıp çok önemli varoluşsal sorulara mutlaka cevap da verebilirler.


6 yorum:

chtrtm dedi ki...

Mogwai'in post-rock vitrin donemine değil de progressive'in o loş karanlığında gezindikleri günleri özleyen biri olarak bu albüm de hayalkırıklığı oldu.
Lakin sevenlere selam durulur!

monteyn dedi ki...

fark etmişsinizdir zaten rock action'la happy songs for happy people arası geziyor bu kayıt biraz. gider ama, en azından the hawk is howling gibi ümitleri kırıcı değil.

chtrtm dedi ki...

Ümit kırıcı değil ama işte eski toprak kulaklara sahip olunca ve neden bilmem bu gruba fazla bel bagladıgımdan daha iyi işler bekliyorum albümlerinde.Albümlerinde diyorum cunku izlediğim canlı performanslar gercekten bambaska, albümler neden böyle sabote edilmiş dedirtiyor insana...

monteyn dedi ki...

Size, garip bir albüm önereceğim. Long Fin Killie'den Houdini.

chtrtm dedi ki...

Ancak dinleyebildim, tam bir 90lar shoegaze müzik damarıymış. Ama gitar efektleri kadar davullarda enteresan gerçekten. Böyle deneysel sesleri severim

monteyn dedi ki...

Genre'lara bakın, http://rateyourmusic.com/release/album/long_fin_killie/houdini/ "dub" dahi var. grububun elemanlarından biri aynı zamanda mogwai'ın bazı kayıtlarında keman da çalmış bir insaniyet

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN