18 Ocak 2011 Salı

Discovery Channel Üzerine




Bir zamanlar hayvanlı, denizli(kameranın yarısının denizaltını, diğer yarısının da denizüstünü göstermesi kadar güzel bir şey çok az var. Ayrıca split-screen uygulamasının tek başarılı olduğu alan da kesinlikle bu tip belgesellerde oluyor. Yarış oyunlarında yarak gibi oluyorlar mesela.) belgesel izlettiren bir kanal olan Discovery Channel'ın birçok alt kanala bölünmesiyle ana kanalının tamamen çöpe döndüğünü görmek biraz da olsa kalbimi kırıyor. Demiyorum ki günün her saati safaride aslanların çiğ et yiyişini izleyelim. Ama ben eğer kutup ayısı yavrusu vatandaş yerine, programda kurtçuk, kalp kapakçığı, koç taşağı, balina siki yemekle övünen bir insan izliyorsam, Benim adım Fransız Monteyn! Ben bu oyunu bozarım" demek istiyorum.(Fransız Monteyn biraz Panter Emel gibi oldu, beklediğim Tatar Ramazan sertliğine ulaşamadı.)

Ayrıca suratımda bu yazıyı yazarken oluşmuş ifadeye "headbang yapan metalci suratı"(bkz.yukarıdaki fotoğraf)(yalnız simitçi bıyıkları çok fena olmuş, durun aşağı paint'te bıyıkları düzeltip koyayım)(paint varken asla photoshop'a ihtiyaç duymuyorum. görüldüğü gibi hiç belli olmuyor rötüştan sonra) diyorum kaşlarım çatık ve çenem büzüşmüş durumda, arkada da Barbar Konan'ın müziği çaldığı için her an elime kesici bir alet(kilit patlatmak için yedigün şişesinden kesilmiş yeşil renk plastik parçası olabilir onlar çok keskin) alıp Discovery Channel'ın binasını basacağım ve pastacıların götüne krem şanti sokacağım. Yarın Le Monde'da okursunuz "Cinnet Geçiren Fransız Aydını M.M.(436) DC binasına kesici aletle dalıp 4 adet dövmeciye barkod dövmesi yaptı" diye.
Bu dünyadaki en sevimli hayvan tembel hayvan ancak, kedi ve köpeklerin mason/yahudi/amerikan olmasından ötürü insanların evlerine daha fazla girdiği bir gerçek.İşte gelip bana zaten çok nadir gördüğüm tembel hayvan yerine dövmeci insan dişisi(tek meziyeti seksi olması bu arada. çünkü her bölüm aynı zaten) göstermelerini istemiyorum. Başka yollarla da ona ulaşabiliyorum günümüz teknolojisi vesilesiyle o tip görüntülere. How its Made? haricinde kanalda şu an işe yarayan kaç belgesel var. Ya hu MTV'nin yaptığı bir programın(Sürüşümü Pezevenkle) aynısını yapıyor bu kanal artık. Nerede o yayın ilkelerine bağlılık! Yazıklar olsun!

İkinci bir konu da, şu American Choppers mı neyse artık baba-oğul motosiklet tamircileri var.(Hep projeleri son dakikaya yetiştiriyorlar bu arada, sorumsuz üniversite öğrencileri gibi işletmeleri var. Eğer kavga etmeseler ve program olmasa dükkanın kapısına çoktan kilit vurulmuştu. Hatta gırtlağa orta parmakla fiske atıp "tıp tıp" sesi çıkartarak açız mimiklerini yapıyorlardı şu an.) Ulan böyle bir ilişki yok, adamlar demek Çankırı'da falan doğmuş olsalar Flash TV'ye "Babam ağzımı bujiyle yardı Yalçın Abi!" diye çıkacaklar. O yüzden -kendilerinin bu blog'u okuduklarını biliyorum- gelin Paul Teutul Sr. ve Jr. insanları, baba-oğul arasında kırgınlık olmaz. Buraya İbrahim Gök'ün şiirkolik.com sitesi için yazmış olduğu "Baba ile Oğul" şiirinden bir kıtayı içeren fotoğrafınızı koyuyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN