14 Aralık 2010 Salı

Goodreads Üzerine


Az önce Bach(Brandenburg Concerti-Nr. 2 in F Major-Allegro) dinleyip, bir yandan da şarabımdan yudumluyordum. Ancak şu olayı gördükten sonra: "Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!" falan diyorum huzurum bozuldu. Anaya bacıya küfür etmeyeyim diyorum, ama illaki beni Doğuş kıvamında "bunların sülalesi böyle" dedirtecekler. Yukarı basınca resim büyür galiba, büyümezse çok da fifii şu güzel ahlâkımı şu muhammedüleminliğimi bozmayayım diyorum ama illaki yaptıracaklar bunu.

Yukarıda Goodreads'in en iyi kitaplar listesi var. En iyi 4 kitap Twilight Serisi'nin kitapları sıralama olarak 1-3-4-2. Böyle bir şey yok, eminim bazı forumlarda aynen şu muhabbet geçti "hadi twilight'a oy verip goodreads'de birinci yapıyoruz, %100 çalışıyor!!1bir!" Bu sitede bu kadar mı 11 yaşında insan var diyeceğim, ama geçen sene uçakta bir matematik öğretmeninin de bunları okuduğunu öğrenince şimdi şaşkınlığım biraz daha azaldı. Gerçi matematik öğretmeni olsa ne olacak lan, ne saçma bir şey söyledim. Benim matematik öğretmenlerim alüminyum(aleminyon) tencere kapağıyla masaya vurarak We Will Rock You söylemiş insanlardı zaten. Demiyorum ki, gelsin Stephen Hawking gibi olsun,(fizikçi tamam bravo)(stephen hawking'in çocuk kitapları var bu arada, tekrar takdir ediyorum kendisini helal olsun.) ama ne bileyim şunun şurasında medeni insanlarız yani, Suç ve Ceza'yı bu listede 18. sıraya düşürenlerin, Dosto(a.s) şu an yaşasa kumar borcundan kurtulduğu gibi kiralık katil tutar hepsinin götünü kestirirdi.

Zaten Shawshank Redemption'ı listelerde bir numaraya yükselten bir internet toplumundan bahsediyoruz burada. Shawshank Redemption ne lan!! Godfather'ı nasıl ikinciliğe düşürülür. Ama neden durduk yere sinirleniyorum ki boşuna, bir Casablanca gibi, bir Maltese Falcon gibi filmler görüyorum listelerde, Humphrey Bogart kadar abartılmış bir oyuncu yok yeryüzünde, belki James Stewart, bir boka yaramazlar ya, James Stewart'ı geçenlerde Harvey'de izledim. Senin ben o hayali arkadaşa ortaokul müsameresinde oynar gibi davranışını sikeyim James Stewart!(birgün herhangi birinizle görüşürsek size birebir James Stewart'ın Harvey'deki performansını yapabilirim, en son Anasınıfında tatlı arı'yı oynamış olmama rağmen) Asker olup da Amerikan Halkı'nın o milli birlik ve beraberliğe en ihtiyaç duyduğu yıllarda oyunculuk yapmasaydı ancak sandalye bacağı falan olurdu, ya da arkada gazete okuyan adam. Kendisi aynı zamanda çok saygıdeğer Hitchcock'un filmlerinin içine sıçmakla da tanındı. Tek iyi performansı belki Rear Window'da, belki ama yani, emin olamıyorum ondan. İnsan ağzında sürekli metal top yuvarlıyormuş gibi konuşur mu lan? Humphrey Bogart'a değinmek bile istemiyorum, zira hepimiz biliyoruz ki kendisi bir kertenkeleydi, yıllarca takım elbise ve trençkot giydirerek normal insan diye yutturmaya çalıştılar.
Hatta Humphrey Bogart'ın yine oynadığı Treasure of the Sierra Madre diye bir film var, orada kendisini kıraathane sahibi olarak izleyebilirsiniz. Evet yeryüzündeki ilk kıraathane sahibi kertenkele kendisi oluyor. Klasik dönem Hollywood'da kim var derseniz, bir saniye düşünmeden Henry Fonda derim, ki kendisinin taşaklarını burada izleyebilirsiniz. Tam 2.06'daki surat ifadesine dikkat!

U JELLY BOGART?

p.s: Tabii ki yeryüzündeki en iyi oyuncu Daniel Day-Lewis, ben sadece klasik dönemden bahsettim. Bunlardan bir sonraki kuşağın da en sevdiğim oyuncusu Paul Newman, yalnız işte bu 30ların sonlarıyla 40ların sonları arasında doğan kuşak çok kazık. Robert de Niro diyebilirim. Bence bu p.s gereksiz oldu. Ama okuyan varsa ne yapabilirim yani, p.s'leri öylesine koyuyorum, anlamı ne? post scriptum mu?
kesin öyledir. durun bakayım bir saniye.

He valla öyleymiş. Hamiş yazamıyorum, Hamiş, İsrailloğullarına gönderilmiş bir peygamber gibi duruyor. Ya da nasıl desem böyle, güneşin doğumu sırasında üstüne tavuk tüyü atarak onu eski westernlerdeki gibi tavuk tüyüyle kaplamak gibi bir his uyandırıyor içimde bu kelime. Yani mesela, "Ben dün hamişledim." diyen biri, güneşi petrole bulayıp tavuk tüyü püskürtmüştür bence. Ya sikerim ne saçmalıyorum tamam bitti.

2 yorum:

miss şizoid dedi ki...

daniel day lewis dedin de "no country for old men" de dediğin gibi abartılmış bir film, oscarı "there will be blood" almalıydı o sene...

monteyn dedi ki...

şimdi konu hakkında bir teori sıçacağım,ben de no country for old men'in pek bir numarası olduğunu düşünmüyorum there will be blood'la kıyasladığım zaman. fakat tam o sene cormac mcarthy the road'dan pulitzer ödülünü almıştı ve edebi hayatının doruk noktasına varmıştı, popülerdi. bu cormac mccarthy romanı uyarlaması, akademinin gaza gelişiyle de ödül almış olabilir. Coen kardeşlerin yahudi-mason-siyonist-sabetaycı lobisi olduğunu söylememe gerek yok zaten. ama tabii daniel day-lewis'in oynadığı filmlere tarafsız yaklaşamıyorum o da ayrı konu. ayrıca there will be blood'ın müziklerini jonny greenwood yapmıştı, onu da unutmayalım yani.

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN