12 Kasım 2010 Cuma

Scarlett Johansonn'ı Güzel Bulan Beni Güzel Bulmasın


İçki masasındaki kişisel ızdıraplarımı açıklayacağım yazıdır.
Bir arkadaş çevrem var, ne zaman otursak İrlanda'yı övüyoruz, İrlanda'nın bana tek yararı Oral-B diş iplerini üretmesi olmasına rağmen, vay efendim, Joyce, Beckett(kendisinin Paris'e gelmesini sağlayan benim), Oscar Wilde, Danyal Day-Lewis derken kendimizi kaptırıp "abi ben İrlandalı'nın taşağını yiyeyim, şurada bir İrlandalı olsa da bizi sıradan geçirse"ye vardırıyoruz, tabii ki bu noktaya vardığımızda anlıyoruz ki fazla içmişiz o yüzden derhal İrlanda'yı övmeyi bırakıyoruz, fakat ben "Pollitika ve Din tartışmamaya yemin ettim!" dediğim için içki muhabbeti sona eriyor.

Trollük müessesine karşı kendimi geliştirmek için sarhoşken din ve politika tartışmama kararı aldım(!) Bunu başardığım gün zaten erermişim gibi geliyor. Hayır işin kötü yanı, diyelim ki karşıdaki daha donanımlı(muhtemelen politika alanındadır yediğim ayar sayın dostlarım, Noel'in yaklaşmasıyla yavaştan Türkiye'ye hacca gitme kararı aldım, Aya Nikola kilisesini tavaf edeceğim. Gerçi genel olarak hiçbir şey bilmiyorum iki konuda da İlhan İrem gibi biriyim aslında.Işık ve Sevgiyle) insandan ayarı yedikten 46 dakika sonra cevap aklıma geliyor ve onu söylemek istiyorum ama artık iş işten geçmiş olduğu için bir 16 dakika falan konuyu tekrar oraya çekmeye çalışıyorum, ama bakıyorum söyleyeceğim saçmalığa, daha ağır ayar gelecek bu yüzden öyle gecenin içine ediliyor. Geceleyin uyumadan önce de vicdan azabı içerisinde "allah kahretsin keşke deseydim, harf devrimi reöreöreöröe"dir diye falan diye çıldırıyorum.

Diğer bir mesele, masanın çok erken sarhoş olanını çekmek, ki kabir azabı denilen şey bence budur. Tamam salaklıkları komik olabilir ama fikir belirtirken "bakhhh, bakhhh, bi saniyye Sarkozy şimdi yanlış yaptı yani, çok şey olunca, hiç olmadı" cümleleri kurması gerçekten de çekilir gibi değil. Fakat hepimiz herhangi bir masanın erken sarhoş olanı olabiliriz, vücut her an kelek atmaya hazırdır, bu yüzden en azından sarhoş olmaya başladığımı anlarsam derhal masaya deklare ediyorum bunu ki, sonrasına günah çıkartabilmek kolay olsun. Fakat, bu erken sarhoş olanın bir de sevdalısından ayrıldığını düşününüz, işte masayı tetikleyen derhal themeyhane.com'un açılmasına sebep olan ve masanın sızana kadar dertlenip "çok aşığın var diyorlar"dan girip, "kış güneşi"yle hafiften popa kayması(kış güneşi'ne sözüm yok on numara şarkı, hatta her mp3 çalar gibi kendi mp3 çalarımda da bulunan "KARIŞIK" isimli klasörümde bulunmaktadır bu şarkı, benim, müzik dosyasını "oynax" diye isimlendiren arkadaşlarım da var) ve EĞER RAKI İÇİLİYORSA KAHIR MEKTUBU AÇILACAK! Progresifderbederlik genre'ına ait olan bu eseri ezbere bilen tabii ki de birçok müdavim vardır. Hepsine saygılarımı iletiyorum, ardından gelen Sorma'yla bünyeye zehir zerkedilip o civarlarda gezilir işte, ne gerek vardı böyle şarkı listesi oluşturmaya. Derseniz, tabii ki bu masanın ambiyansı aklınıza gelsin diye söylediğim bir oyundur, Kurt Vonnegut'un mezar taşında Tanrı'nın varlığını kanıtı için gerekli olan tek şey müziktir yazınız demiş olduğu için yazıyorum. Ha bak var mı yok mu tartışmaya girmiyorum, yeminliyim çünkü. Zaten bilmiyorum, konu hakkında yorum yapmayı uygun bulmuyorum. Neyse, az çok herkesin bir yarası olduğu için herkesin aşka gelmesi işten bile değil, ben böyle durumlarda derhal cep telefonumu bir arkadaşıma veriyorum mesela, çünkü hem mesajın bir boka benzememesi hem de atıyorum Ayla'ya gieceğine Ayhan'a gitmesi ihtimali olduğu için yormuyorum kendimi, bütün dertlerden kurtuluyorum.

Bir de, sadece o anda akıldan geçen düşünceyi arkadaşa mesaj atmak var ki bence o da çok saçma "altın madalyon olmayacaktı işte o, pembe giyilecekti" gibi mesajlar. Bunlar bir gece önce olanları hatırlatacak kilit cümleler işlevi de görmektedir aynı zamanda. Bu arkadaşlara atılanları silmiyorum ama o kafayla gönül mevzuulu mesajları sarhoşken derhal siliyorum ki, sabah kalktığımda hem gelen garip cevaplardan bir şey anlamayayım hem de rezil olayım diye. Sarhoşken ayıklığıma adeta komplo kuruyorum.

Meze sikicilerden, sevdiği müziği dinletmeye çalışanlardan(rakı sofrasında Blind Guardian açmak mesela, ya da ne bileyim Burzum falan), art arda 53 tane Ahmet Kaya şarkısı dinlemeye kasanlardan(bu da garip bir sosyolojik olgu aslında), bahsetmek dahi istemiyorum.

Saygılar

Monteyn
Fransız Aydını
Chateau de Montaigne
Bordeaux, France
Tel: +33 (0)9 69 36 39 00

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN