25 Ekim 2010 Pazartesi

Metal Yorgunluğu Üzerine


Dün akşam şu yazıyı yayınladım: "Umarım bu yazı böyle rezil kalmaz ama Blondie'yi Sarı Çıyan olarak çevirme kararı aldım. Kendi kendime de gülüyorum hala. Neyse, yazarım yazı diye umuyorum. Niye utanmadan buraya yazdığımın bile farkında değilim. Ama görsem "seni sarı çıyan seniii" diye kızar küfür bile ederim belki. yazıklar olsun." Bunu yazarken sarhoş değildim, çok garip, hala da neden yazdığımı anlayamıyorum. Halbuki her şey Atomic'i(Harika Pazar soundtrack vol.1 - track 01) dinlememle başladı. Kendimi devcileyin bir, küçük şeylerden mutlu olmasını bilen insan olarak buldum, hatta bir an en sevdiğim filme Amelie yazmayı düşündüm, derhal gidip ellerimi bulaşık deterjanıyla yıkamak için lavabo başına gidip, tam şişesini elime alınca "ptpffff" diye her yeri köpük saçışıyla neşelenip el çırptım, sonra şatonun önüne bağladığım midillileri rengarenk boyayıp doğaya bıraktım. Doğada o renkle hayatta kalmaları mümkün olmadığı için, çoğu şatodan ayrılışının 12nci dakikasında, etoburlara kurban oldu.

Evet, dünün saçmalığını aştıktan sonra bugün, metal yorgunluğundan bahsedeceğim. Bu olay, bir adet atacın,ya da yeni çorapları birlikte tutmaya yarayan metal zımbırtı da olabilir, bızıklana bızıklana bir süre sonra kırılması olayıdır. Hani önce rengi değişir, siz içinizden "aha kafası yarıldı" dersiniz ve ataç veya metal zımbırtı kırılır. O metal zımbırtı da bana, her zaman çok daha önemli işler için kullanabilecek bir şey gibi gelmişti. Belki MacGyver için hala öyledir bilmiyorum ya da David Hasselhoff için, kim bilebilir ki? Kimbilir nasıl da şaşıracak çarıklılar!!!
-Bana bak çarıklı sensin!
-Bana mı dedin?
-Evet, sana, sana, sana, hepinize be. Rezil iğrenç yaratıklar. Hiç mi ,insanlık yok sizde ha? Nedir bunlar ha, nedir!!! Nasıl yollarsınız bu pislikleri o tertemiz insanlara? Onlar kitap istiyor, okul istiyor, okumak istiyor. Onlara yardım elinizi uzatacağınıza bir de utanmadan, sıkılmadan alay ediyor, küçük görüyorsunuz!!! Aslında alay edilecek küçük görülecek birileri varsa o da sizlersiniz. Hiçbir işe yaramayan asalak gibi yaşayan sizler!!!! Utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz!!!!

Efendim, sinirlendim ve Çalışkan Ahmet cinneti geçirdim. Hala David Hasselhoff'la dalga geçen insanlar var. Zizek diyor ki, gidip de Stephen King'le dalga geçen insanın Freud'u anlaması mümkün değildir. İşte bu şekilde, bir MacGyver, bir David Hasselhoff ve 80lerde kuzeni(sonradan değil, benzerlikleri -aynı zamanda göğüs kılları da- azalıyor) olduğu bariz olduğu belli olan George Michael'la dalga geçenlerin de, 80ler partisi düzenleyenlerin de, bu insanlarla adeta alttan alta dalga geçenlerin de careless whisper'ı anlaması mümkün değildir. Part-time lover, ve easy lover'dan sonra yeryüzündeki en iyi şarkı Careless Whisper değilse nedir? Sorarım size? Ayrıca, başındaki şu klasik gitar girişli olanı asıl yüreğimizi parçalayan yeri ban... tonight the music seems so louud..... but now who's gonna dance with meeee!!! Şarkı devam ederken en gaz yeri geldiği anda Faulkner olsam, yine de gelip o kısmını yazmam lazım. Neyse, işte metal yorgunluğu bunun gibi bir şey, içten içe dalga geçilen 80lerle bir sorunu olan varsa konuşabiliriz . Ha modası yarak gibiydi onu herkes biliyor, ama bir dönemin de bu kadar üstüne gidilmez ki! Neyse, zaten Blondie'de çok az da olsa 80ler sayılır. Böylece konuyu bağlamış olduk. Abuşların 80ler partilerine de kafam girsin.

P.S: Fotoğraf açılacak mı bilmiyorum, ancak bu insan bitirdiği okulu "Hogwarts School of Witchcraft and Wizardy" - Gryffindor olarak yazmış, ve 12 yaşından çok daha büyük, sadece haber vermek istedim. Bunu ironik olarak yapmıyor, ciddi ciddi yazmış. Ha benim facebook hesabım yok, ama geçen hafta kapadım, baktım duvarımda kedili video, uyuyakalan bebek videosu ve eski filmlerden sahneler paylaşılmıyor, vurdum kilidi hesaba.

P.S2: Meursault diye bir topluluk var. Arcade Fire sevenlerin, bu grubu seveceğinden şüpheleniyorum. En azından adı için bir şans verebilirsiniz. Ama çok da yüksek bir beklentiniz olmasın. Gerçi banane ya, blog'a koyduğum dalga 12 kere indirilmiş. Meursault'yu da siktiredin anasını satıyım.

3 yorum:

emresamsa dedi ki...

hı?

monteyn dedi ki...

ben de anlamadım sayın emresamsa. adınızın "masa serme" kelimesinin bir anagramı olması gizlice Vladimir Nabokov/Vivian Darkbloom benzerliğini aklıma getiriyor. Dua edin ki, blog fazla okunmuyor. Bu gerçeği tüm dünyanın bilmesini istemeyiz. Eğer bu yorumu silmemi isterseniz, bana en az 12 adet limonlu soda almak zorundasınız.

AkustikHüzünler dedi ki...

Careless Whisper kesinlikle muhtesem bi sarkı.. insanı alıp götürüyor. hüzünlüysem daha da hüzne batırıyor, mutluysam mutluluk hormonlarımın salgılanmasını arttırıyor. yazının o kısmını okuyunca içimden eveeet evettt bu bu iştee buu diye haykırdım, yazının sahibi de bilmeli dedim vee.. işte geldim burdayım ;) [ahh evet sacmaladım sacmaladım..]

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN