13 Aralık 2009 Pazar

Here I come ulan...

Bugün Oğuz Atay'ın ölüm yıldönümü. Tehlikeli Oyunlar'ın "En Büyük Hazinemiz Aklımızdır" bölümünden alıntı yapıp yapmamak konusunda kararsız kaldım. Yaparsam olayı çok dramatize etmiş olurum diye düşünüp vazgeçtim. Hem o mektubu kasıtlı olarak geçirmiş gibi duracaktı.

Şunu söyleyeyim, Tutunamayanlar'daki devlet dairesi çalışanları ve kağıt işleri bölümünü, -hele kağıda iğnelerin takıldıkça artması kısmını- okuduğumda o kadar keyif almıştım ki, orası hep aklımda kalır ümidiyle kitabı yemek istemiştim.

Bu kadar.

P.S: Çevremizde dalga geçtiğimiz "Bertrand Russel, Matematiğin İlkelerinde beni anlattı.", "İsa İncil'de beni anlattı." akımını yaratan, "Oğuz Atay Tutunamayanlar'da beni anlattı." lafını ilk Kadir İnanır söylemiş.
Kadir'ciğim, Devlerin Aşkı'nda, Türkan'ı tokatlarken gözlerinde hiç o mazlumluğu göremedik.

Birkaç yl önce Halit Refiğ'in evine gitmiş, Tutunamayanlar'ın ilk baskısının imzalı olanını görmüştüm. Ancak şu an, imzanın üstünde yazan yazının sonlarında "ben kelime söyleyemem ki." gibi bir şey yazdığını hatırlayabiliyorum sadece. Fotoğrafı vardı, kaybolmuş.

Bu da internet tam metin linki sözlükten buldum: http://www.scribd.com/doc/4553584/tutunamayanlar-oguz-atay

Bu da Orhan Gencebay'dan geliyor:

P.S2: Ne? Doğu/batı ayaklarına mı gireydim. Böyle kalsın efendim. İsteyen taşaklı incelemelerini bulur okur. Her yer kaynıyor zaten. Şimdi analizle şu güzel ortamı bozmayalım.



0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN