Death is a release from the impressions of the senses,
and from desires
that make us their puppets,
and from the vagaries of the mind, and from the
hard service of the flesh.
Marcus Aurelius
Çevrede, emaresini gördüğümüz, kokladığımız, sezdiğimiz zaman,
bir anlığına o saniyenin temsil ettiklerine dönmemizi sağlayan bazı serbest
uyarıcılar var. Örneğin karşıdan karşıya geçerken bir an yavaşlayıp yolun
çizgilerine bakınca beş yaşında atlattığımız kazayı veya sokakta yanından
geçtiğimiz birinin parfümünün eski bir gönül meselesini hatırlatması gibi. Bu
serbest uyarıcıların yoksunluğu da, zihnin meditasyonuna odaklandığı, örneğin gece
uyur uyanık haldeki hipnagoji safhası gibi kendiliğinden ortaya çıkabiliyor.
Hatta şimdi neden Marcus Aurelius’un meditasyonlarının böyle aydınlatıcı olduğunu
daha iyi anlıyorum:
1.bunları birileri okusun
diye değil kendine not düşer gibi yazmış olması.
2.bu sayede bir yapı
ortaya çıkarmanın fikrini düşünmeyerek her şeyi dürüst ve dolandırmadan o esnada kendiliğinden oluşarak yaratması, olabilir.
Şimdi bu emarelerin
yoksunluğunda, tıpkı Altered States’de William Hurt’ün dış etkenlerden tamamen
soyutlanıp, medidatif bir zihne girebilmek için su dolu bir tanka girmesi gibi,
bu uyur uyanık halin de gün içerisinde dalıp gitmelerimizde var olmasını
andırıyor. Geçenlerde tamamen duvara bakan bir kedi gibi dalmış, boşluğu
izlerken babaannemin kışın yıkadığı buz tutmuş çamaşırlar aklıma geldi. Bunları
zemheri zamanı, neredeyse gün aşırı kar yağdığı günler dahi yıkadıktan sonra
evinin bahçesine asardı. Hâlbuki hatırladığım kadarıyla, ısı ve rüzgâr
buharlaşmayı artıran etkenlerdir. Babaannem bu çamaşırları bir gün ya da her ne
kadar süreyse, bahçede kurumaları için bırakırdı. Bu ıslak çamaşırlar buz
tutmuş, kaskatı kesilmiş ölü bedeni gibi toplanırlardı sepete. Peki, bu birçok
kez mi oldu, yoksa bir kere gördüm ve taş kesilmiş bir fanila ya da kumaş
pantolon dokusu zihnime mi işlendi bilmiyorum. Beyaz fanilaların donup
ağırlaşmaları sebebiyle iplerin yorulup sarktıklarını hatırlıyorum. Neden evin
bir odasına serilmiyordu ki, sanırım bunları yaptığı esnada makinalar yarı
otomatikti ve sıkmak için merdaneden geçiriliyordu. Bu sebeple içeri almak
istemiyor olabilir. Fakat bu örneğin sadece benim bildiğim ve aklıma o donmuş
fanilanın görüntüsü geldiğinde gülümsediğim bir an olarak kaldı.
Bu olaydan yıllar sonra
dedemin cenazesinin her safhasında ben vardım. Mezarlığa götürmeden önce öldüğü
şehirden gömüleceği yere kadar iki saat kadar bir cenaze aracında taşıdılar.
Böyle kederli zamanlarda, son bir kez yüzünü görmek için açtıklarında,
kadınların bulunduğu ortamda bulunmak istemiyorum. Bir mahallenin toplu
histerisi esnasında(ki herkesin kederini kendi bildiği şekilde yaşaması için sonuna
kadar hakkı var. Sadece, ben öyle yaşamadığım için orada bulunmak istemiyorum.
Six Feet Under’daki tabun tırmanıcılarını gözlerinden kestirebildikleri gibi.)
feryat, figân içerisinde hüznümü yaşamıyorum. Daha müstakil, daha Depresif İbne
İngiliz müziği bir hüzün yaşamak istiyorum. O sebeple dedemi de yalnız
olduğumuz bir zaman uğurlamak istedim. Cesedi yıkanıp bir gece morgda kaldıktan
sonra, yerel cenaze aracı görevlilerine teslim edilmeden önce birlikte yalnız
kaldığımız bir an oldu. Yüzünü açtım. Bu tip durumları insan pek kavrayamıyor
zaten. Yani, günlük hayatta sık sık ölü yıkasan daha belirgin bir kavrayışı
olur insanın, ancak ikinci kez bir ceset gördüğümden pek bir şey hissedemedim.
Ardından yüzünü kapadım,
ayakları açıktaydı sarıldığı bezin içerisinde. Ayakucunda işlerin birileri
tarafından halledilmesini beklerken, neredeyse farkında olmadan ayak
parmaklarını kavradım bu esnada. Buz gibi ve kaskatıydı. Babaanemin kışları
yıkadığı, dedemin ve kendinin buz tutmuş ve ağırlaşmış çamaşırlarının anısı bir
de o zaman aklıma geldi. Yıllar önce çocukken de bu çamaşırlarda beni büyüleyen
şeyin aslında hayatta olan insanların ölü eşyalarının donukluğu olduğunu
anladım. Dedemin öldüğünden o zaman emin oldum.
3 yorum:
Teremin gibi...
Monteyn, Uzun zamandır yazmıyosun Lütfen yeni yazı gönder! Ayrıca istek bir konu önermek istiyorum Lütfen kendin hakkında bir blog yazar mısın?
Sands Casino | SEGTAR CASINO®
Experience the elegance of Las Vegas 온카지노 when you play at Sands 샌즈카지노 Hotel Casino Resort. Nestled among the city's beauty, the 카지노사이트 sands boast a
Yorum Gönder