11 Temmuz 2012 Çarşamba

HP Pavillion Üzerine

Sonunda birisi, zerre ilgim olmayan konuda yazmamı istemiş, konu Hp Pavillion Laptoplar. Şimdi buna geleceğiz, çünkü biliyorsunuz Hp Pavillion Laptoplar'ın bilhassa ısınma sorunlu tasarımıyla beraber doğan çocuklar şu an ilkokul 2'nci sınıfa geçmiş durumda, halâ bu soruna çözüm bulunmuş değil. Fakat öncelikle sizinle bugün bir dergide okuduğum, adeta bûlokta en sevdiğim köşe olan "Monteyn'le eğlenelim, öğrenelim"(çok iğrenç ve sübyancılık kokan bir altmetni varmış bu ismin açıkçası tiksindim.) köşesine dahil etmek istediğim bir bilgiyi paylaşacağım.

Bugün Ussain Bolt'un yemek düzenini öğrendim. Günde 6 öğün yemek yiyormuş kendisi, %60 protein, %30 karbonhidrat, %10 da yağdan oluşuyormuş bu yemek düzeni. Tabii ki böyle bir insanın gidip de sefil öğrenciler gibi makarna yemesini beklemiyorum.Bu arada öğrenci demişken.Öğrencileri hiç sevmem, birçok kez fikir danışmak için gelenini şatoya almamışlığım, uşaklara dövdürtmüşlüğüm, sırtlarına kızgın demir bastırtıp, semer vurdurup, kendi binek hayvanım yapmışlığım vardır. Bilhassa mühendislik öğrencilerinden nefret eder ve üstüne acırım. Yaptıkları bayağı şakalardan nefret ederim. "Bi erkeğe x erkek düşüyor vs." şeklinde abazanlıklarını ucuzca ortalığa sermeleri daha çok küçülmelerine sebep olur gözümde, hepsinin otuzbir çekerek ölmesi vicdanımı hiç rahatsız etmezdi. 

Tabii bu olay, yaklaşık olarak 25-30 yıl önceye kadardı. O dönemde Sorbonne'da Latince dersleri veriyordum. Bu anlatacağım gerçeklerle siz de sarsılacaksınız biliyorum ancak, bazı zamanlar okuduklarımız içimize öyle işler ki, elimizden kitabı attıktan sonra bile bize tesir eden cümlelerin aklımızda mor kıvılcımlar çıkararak gerçekleri düşünmemizi engellediğini fark eder, zihnimizi ferahlatmak için başka şeylerle ilgilenme gereği duyarız. Bu cümleyi tabiî ki son zamanlarda Kayıp Zamanın İzinde 2'nin ikinci cildini yazarken Proust denen iti okurken etkilenmem sonucu yazdım.

Neyse, olaya dönüyorum. Bu mühendislik öğrencisi bir gün not defterini sınıfta bırakıp çıkmıştı. Not defterinde şöyle bir not vardı:

"Merhaba, resminizi internette gördüm, çok beğendim. Sizinle iş yapmak isterim.

Benim için hijyen çok önemli. Banyo yapıp geleceğim.

Gecelik mi?
Saatlik mi? 
(üçün beşin hesabı)

Sizin evinize gelmek istiyorum." 

Ne olduğunu tahmin edemediyseniz diye söyleyeyim, kendisi bir hayat kadını(aka fahişe) yollayacağı mail'in taslağını not defterinde hazırlamıştı. Böyle tertemiz insanların var olduğunu bilmek gerçekten yüreğime su serpti. Bilmiyorum siz tanıdınız mı ama ben bir hayat kadınına mail atmak içintaslak hazırlayan bir insanla tanışmıştım hayatımın o döneminde.

Ussain Bolt'tan sonra kendi yemek düzenimi ortaya koyduğumda da şu korkunç tableu ile karşılaştım: %80 ekmek %15 cips ve çikolata %5 ekmeğin arasına koyduğum peynirden gelen protein. Lifli besin, ruşeym gibi tanımlarla hiçbir bağlantım yok. Hatta bir keresinde ruşeymli ekmek almıştım bir hafta boyunca bu ekmeği arkadaşıma da övdüm. Sonra ekmeği de bir daha almadım, sanırım verdiği yararın yeterli olduğunu sonucuna vardım. Burada bahsetmek istediğim diğer bir konu da tıpkı ruşeymli ekmek gibi, "etli salam" hikayesi. Etli salam deyince benim de aklıma fallik simgeler(Ron Jeremy) geliyor, fakat dana etinin bulunduğu salamdan böyle bahsetmek üzgünüm ki yersiz ve çiçeklerim solacak.

Evet, konu Hp Pavillion Laptoplar. Bir dönem çok zenginken şatoya 16 tane alarak elektrikli soba masrafından kısmışlığım vardır. Açıkçası günümüzde artık kimse almıyor sanarken bu yorumun gelmesiyle halâ tuzaklarına tertemiz kalpli insanları düşürdüklerini açığa çıkardı. dv5, dv6000, dv5000, ze5000 modellerini kullandığım bu aletten kucağı en iyi ısıtanlar dv6000'lerdir. Muhtemelen kedi sahibi olanlar laptoplarını kendilerinden çok kedilerinin adet dönemlerinde sıcak su torbası niyetine kullanırcasına karınlarını yayarak yattıklarına defalarca şahit olmuşlardır.

Açıkçası, termodinamik hakkında hiçbir bilgim yok, hatta ısı/sıcaklık mefhumlarıyla ilgim "Acaba şu an Beyrut'ta hava kaç derecedir?" diye düşünüp internetten bakmaktan öteye geçmiyor. Bir de yaz sıcağından kavrulurken bile babama söylediğim "Peder Beyciğim hava çok sıcak" cümlesine aldığım "Sıcak değil de ağır ağır" cevabı, fizik ilimi(ilim dememden de anlayabileceğiniz gibi dine bağladım bu vesileyle sürekli quantum fiziğiyle ilgileniyorum. Zira kuantum fiziği ve Allah, Allah ve Atom, Orbital ve Yaradılış isimli milyonlarca kitabı şehirlerarası otoyollardaki duraklarda görebilirsiniz.) ve coğrafyayla sonunda bağlarımı koparmama sebep oldu. Fakat şöyle bir düşüncem var, durun dalga geçmeyin yalnız. Bakın şöyle yapıyoruz, havalar sıcakken bunu depoluyoruz ve borular yardımıyla güney yarım küredeki evlere aktarıyoruz, kış bu tarafa geldiğinde de güney yarımküreden de buraya dağıtılıyor ısı borular yardımıyla. Gördüğünüz gibi temiz enerji, bu ısıyla su kaynatılarak da türbinleri çalıştırıp elektrik elde ediyoruz. Şimdiye kadar kimsenin aklına böyle bir çözümün gelmemiş olmaması şaşırtıcı. Şimdi size bu konuda ilkokul 2'deyken tasarladığım ve öğretmenime gösterdiğim fakat beni ciddiye almadığı hidroelektrik santralinin planını da çizeceğim ki, Dünya'daki enerji sorununu tamamen sonlandırmanın mümkün olduğu artık anlaşılsın aslında çok basit bakın:


Gördüğünüz gibi dünyadaki enerji sorununa çözüm çok kolay. böyle yuvarlak bir dere yatağı yapıp suyu bayır aşağı salıyoruz ve dönüyor. böylece hidroelektrik enerji elde etmiş oluyoruz. Ayrıca doğaya büyük bir zararı yok. Aksaray'a, Bartın'a, Gümüşhane'ye ya da işte kimsenin sikinde olmayan birkaç ile bunlardan kurulabilir. Evet, bugün de Hp Laptopların ısı sorunu vesilesiyle dünyanın sorunlarını çözmüş olduk. Hepinize sevgilerimi sunarım. Size halkımın kültürünü tanıtmaya geldim:




1 yorum:

Erkan Erdem dedi ki...

Dürüm dönerin içine patates ve turşu koymak üzerine yazabilir misiniz?
Ya da şeftali üzerine?

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN