Seinfeld'de George Costanza'nın, normalde Larry David'in kendinden çok fazla kattığı bir karakter olduğunu söylemişti bir arkadaşım. (yazı sonrasında internette baktım. O da ekşisözlükten okumuş demek ki. Kaynaklarımın güvenilirliğini bir kez daha kanıtlamış bulunuyorum ayrıca.) Bugün, Woody Allen hakkında saçma sapan bilgiler okurken Costanza'nın başlarda Woody Allen taklidi olarak düşünüldüğünü okudum, tam da çok yakın zamanda Whatever Works'ü izlemiştim. Normalde Woody Allen'ın kendisinin oynadığı filmlere takıntılıyken, Whatever Works'teki Larry David'in beni hiç rahatsız etmediğini fark ettim. Ya da bilmiyorum, saplantılı birilerini izlemek istediğim için belki de ikisi de rahatsız etmiyor, ama Curb Your Enthusiasm'ı da çok beğendiğimi söyleyemem. Bilmiyorum kafam çok karışık, açıkçası ilişkimiz üzerine düşünme vakti geldi demek ki.
Tabii, sanırım ilk izlediğim filmi Zelig'di diye hatırlıyorum. Sonra tahminimce 73 ya da 74 kişiye Zelig'i önerdim hiçbiri geri dönüp de, "Ya iyiymiş, kötüymüş" demedi. Zaten olamaz da, "Ya iyiymiş,kötüymüş." gibi cümleler kurmuyor normalde insanlar. Neyse, bu tip işlerde başçavuşun eşeği olma işini çok iyi başardığımın farkına vardım bu vesilesiyle. Bunu sürekli kanıtlamak için de ayrıca sürekli müzik öneriyorum burada.
Biraz, kırgın gibi olmuş lan. Durduk yere ağlak pozlar vermenin anlamı yok.(güçlü olmalısın monteyn, güçlü olmalısın(tam burada ferhat göçer ayna karşısı klibi kadını siyah göz kalemi akması var.) diyecek adam mıyım ulan?) Neyse, devam edelim Woody Ağamıza. Ben en çok Love and Death'de, Rus Prenses'e pis bakmasını seviyorum. Aslında oyunculuk meselesinden öte, resmen sinefil bir yönetmen olmasından ötürü tırt komedi filmleri yapmıyor, ya da komedi dışındaki stillerde de çok iyi olmasından ötürü seviyorum. Love and Death'in sonunun Seventh Seal'a gönderme olması, Manhattan Murder Mystery'de sinema perdesi arasındaki aynalı sahne vesaire. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, Almadovar kadınları gibi bir tanım kullanılıyor, iyi hoş da Woody Allen kadınları da olsun lan! Zaten Manhattan'dan tut Stardust Memories'e kadar hemen hepsinin elmacık kemiği yapıları birbirini andırıyor, ve ben çoğuna aşık oluyorum film bittiğinde.
Özellikle Diane Keaton'ın Sleeper'daki aptal şair haline vurgun olduğumu belirtmek isterim. Muhtemelen yine bunları seven insanların Annie Hall'daki takım elbiseli haline de hafiften meyilli olduğunu tahmin ediyorum. Korkmayın dostlarım yalnız değilsiniz!!! Hepimiz Woody Allen'ız!! (umarım hepimiz sübyancı değiliz yalnız.)(bu cümleyi de yazana kadar göt attım. "Hepimiz Sübyancıyız" denmez ki, iyice şaçma sapan bir şey olur.) Şöyle bir mesele var, işte kendi evlatlığıyla evlendi vesaire, hayır dostlar Mia Farrow'un başka bir insaniyetle evlat edindiği kıza meyillendi. Tabii, bunun dâhi(dâhi anlamındaki dahi?) çocuğu var bir tane 16 yaşında Yale Hukuk Fakültesi'ne başlamış bir abimiz. Kendisi, babası onu görme hakkı kazanmış olmasına rağmen "Ben bir insanın hem oğlu, hem de kayınçosu nasıl olayım!" deyip, o dönemden beri kendisiyle konuşmuyormuş.(Gerçi kayınçoyla genellikle emlakçı vs. mutlak başarısızlığa uğrayacak ticari atılımlara girmekten de çekinmiş olabilir.)Uçankuş dedikodu servisine döndü blog da, hele kayınço kelimesini kullanınca saçlarımı topuz yapıp simleyip düğüne gitme isteğiyle doldum. Kayınço ne ya? Cips markası gibi, Doritos'un baharatsızları vardı ya, dipsosla beraber yenen işte ona koyulabilecek bir isim bence Kayınço. Gerçi Panço'yla tam uyaklı olduğundan ötürü bana öyle geliyor galiba. O hiçbir şeyli cipsi de sossuz olarak daha çok seviyordum, Dia'nın adi cipsleri var galiba hala öyle. Adi cips diyip geçmeyin dostlar, bilirsiniz Bim'in Star Krak'ı uygun pazarlama tekniği olsa, Frito Lay'in köküne kibrit suyu dökecek seviyeye sahip, hem unutmayalım ki iki sene önceye kadar içinden eğitime katkı olarak hayvan resimli sticker'lar ve alfabe çıkıyordu. Resmin altına hayvanın adını da AT, şeklinde yazarak hem görsel zekamıza hitap ediyorlar hem de koca bir millete okuma alışkanlığı kazandırıyorlardı. Tebrik ediyorum Star Krak'a bu şekilde "dikkat promosyon kuponu çıkabilir!" koyan insanları.
Promosyon olmasa bile, her cips pakedinde "dikkat promosyon kuponu çıkabilir." yazmasını da anlamlandıramıyorum aslında. Ya kafaya dikerek yiyen şahısların gırtlağına Pikaçu tasosu kaçmasın diye bir uyarı, ya da bir ihtimal çıkabilecek olan bedava midi boy cipsin heyecanını kaldıramayacak, kalbi zayıf müşterileri baştan uyarıp sakinleştirme amaçlı bir telkin söz konusu. Ulan onu yapacağınıza koroner arter yetmezliğinden, damar tıkanmasından adamı öldürmemek için daha az yağlı yapın cipsleri bu kadar düşünceliyseniz. Ayrıca gramajı da düşürmeyin orospu çocukları! Fiyatı aynı tutmak maksadıyla ne pislikler yaptığınızı biliyorum. Öbür tarafta taco sosları içine düşeceksiniz, her yeriniz isilik olacak!!! Tombi adamları, sandalyeye bağlayıp kafanıza izmarit atar gibi peynirli çitos atacak. Bir de dikkatinizi çekmiştir belki ama, Aymar Adamı'yla, Tombi Adamları'nın akrabalıklarından şüpheleniyorum. Şimdilerde Aymar Adamı biraz metroseksüel oldu gerçi, iyice yağ damlasına benzedi artık eskiden tombul bir abimizdi.
Neyse, Woody Allen işte, adam Ingmar Bergman ve Marx kardeşlerin hastası diyorum ya hu, daha ne olsun. Az filmini izleyen de varsa, diğerlerini de izlesin lütfen ya, çok sevin onu, koruyun. Şimdi başlasam Sleeper'la ya da Annie Hall'la başlamayı tercih ederdim.
P.S: Geçen sene bu dönemlerde 21'in Türkiye'de ilk konsept albüm olma ihtimali üzerine düşündüğümü söylemiştim, fikrimi değiştirdim. Kargo'nun Yalnızlık Mevsimi olabilir bu ilk konsept albüm.
0 yorum:
Yorum Gönder