İşte bu, dar pantolon giydiğimiz zamanlar vücudun bünyeye 5 dakikalık döngülerle yaydığı iç sıkılması hissinin, sandalye kaykılıcısına tezahür etmiş halidir. Eğer o arkadaşımız istediği anda havalanamazsa aniden yanındakinin suratına vurmak isteyecek ancak çok kısa süren bir atak olduğu için siniri o anda geçecektir. Balici bir arkadaşımın da dediği gibi, "abi balinin kafası çok kısa sürüyor." durumuna düşecektir.
İkinci sandalye meselesi ise, arkanızda oturup, sandalyeyi sürekli ayağıyla titreten şahıslar. Ben özellikle bunların, İlahi Komedya'da bahsedilen Cehennem'in, yaklaşık 5.katına denk gelecek bir cezaya maruz bırakılacaklarına inanıyorum. Şu anda o durumda olanlara da müjdem var!!!!(sarkazm çok kötü duruyor buralarda ama elimizden bir şey gelmiyor, isterseniz şu saniyeden sonra okumayın yazıyı.)(okumayın ama... hadi canıım) Neyse, 5. katta öfkeliler ve hiddetliler'le takılacaksınız. Artık, ağzına 12 tane kılıç sokan adam gibi, sizin de ağzınıza sandalye bacaklarını sokmayı ihmal etmezler tahminimce.
P.S:yarı-profesyonel sandalye kaykılıcığı hakkında yorum yapmak istemiyorum. Az önce bir anlam yükleyemedim ben de. Yarın John Turturro'dan bahsedeceğim. Ya da yarın değil şimdi bahsedeyim. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, John Turturro yamuk ağızlı pozlar vermeseydi bu kadar ünlü olabilir miydi bilmiyorum. Nasıl ki Hugh Grant'in bir göz kapağının hafif düşük olması ona sakil karizması katıyorsa, John Turturro'nun da bu yamuk ağızlılığı ruh hastası hissiyatı veriyor. Ha, Big Lebowski'deki Jesus halinin ellerinden öperim, ama onun dışında resmen adamın oyunculuğunun kalıbı var. Geçen gün Fantastique Maître Renard'ı izlerken, Elma Şıralarını koruyan kara sıçanı bile ona benzettim.
Bu konuyu dün akşam imdb'de gördüğüm ve dayanamayıp ucuz bir şaka haline getirdiğim bir fotoğrafla bitirmek istiyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder