Masalın nerede bittiğini, hayatın nerede başladığını farkedemiyorum. Bazen, suratıma garip bakıyorlar; o zaman uyanır gibi oluyorum. (Cin Ali ve Berber Fil, 370.sayfa)
21 Ağustos 2009 Cuma
Ekonomik Kriz Üzerine gibi
Evet, yanlış okumadınız!!!!
Aylarca şatomu övdüm, mutfaktaki bardaklardan okurlara eşantiyon olarak dağıttım. Ama sonunda bu küresel krizde burjuva hayatıma devam edemeyeceğim. (Oktay Sinanoğlu kızmasın diye küresel yazdım. Bir gün de Oktay Sinanoğlu'nun böyle olabilmek için ne tip maddeler kullandığından bahsetmek istiyorum aslında.)
Hazıra dağlar dayanmaz diyip üstüne bir de rezil bir Oblomov analojisi yaparsam kimsenin bu blog'u okumayacağını bildiğim için onu geçiyorum.
Sorarım size, o koca taş bina kış geldi mi nasıl ısınıyor, elektriğini, suyunu kim ödüyor. Hizmetçilerin teker teker maaşlarını kim yatırıyor?
"Halbuki Fransa ve Almanya 2009'un ikinci çeyreğinde büyüme kaydettiklerini belirtti." diyenleriniz var içinizden biliyorum, ama peki küçük esnafa yansıdı mı bu? Hayır tabii ki de, bu yüzden yazıya devam edelim.
Öncelikle, şatoyu kiraya verip, İstanbul'da bir yalıda kalmayı planladığım için bir haftadır İstanbul'daydım. Hem doğunun ve batının kaynaşmış kültürünü, hem o oryantalizmi, hem kozmopolit yapısını özlüyordum yıllardır.( Bu klişe kombinasyonu için hepinizden teker teker özür dilerim.) Her yabancı gibi, Mısır Çarşı'sına gidip Fes'li fotoğraf çektirdim, ardından karşılaştığım Show TV kameralarına hemen "Turkiyaaa çuk guzeal, Kibaaap, kibaaap ve de Huşgeldim Ramasan." dedim.
Ayrıca İstanbul bende ayrı bir duygu oluşturuyor. Ailem yedi kuşak Fransız tabii ki, fakat İstanbul'un Fethi'nden sonra Batı'ya kaçıp Rönesans ve Reformu başlatan bilim adamlarının sadece İtalya'ya kaçmadığını unutmayalım. Benim de 7.kuşaktan dedem İstanbul'dan kaçan bir bilim adamıdır.
Hemen bölüyorum bu dediğimi, Bob Dylan Günlüklerinde babaannesinin Kağızman'dan geldiğini söylediğinde, Kağızman halkı Dylan'ı Kağızman'a davet etmiş üstüne üstlük Fahrî vatandaşlık ünvanı vermişlti. Bu olay Batman Belediye Başkanı'nın Batman'e dava açmasıyla eşdeğer rezillikte sanırım.
Bu İstanbul'a ilk gelişim değil, ama özel uçağım olmadan bir havayolu şirketiyle ilk gelişimdi. Bundan önce gördüğüm Flash TV binasındaki Ankaralı Turgut fotoğrafı kaldırılmış, yerine Yeniçeri gravürü gibi bir şey konmuştu. "Türkiye değişiyor." diye düşündüm, sonra Obama'nın seçim kampanyası aklıma geldiği için hemen vazgeçtim bu intihal durumundan. Ayrıca wikipedia'da Berlusconi'nin seçim kampanyasında kullandığı tasarımlara bir dikkat etmenizi istiyorum. Acaba nereden alınmış? Hatta nereden (ç)alınmış yazıp hem ikinci yeniye, hem de kötü yazarlara buradan sevgimi iletmek istiyorum. Bu "(ç)alınmış", nasıl da yakışırdı bir yıllık yorumuna? Şöyle devasa boyutlarda, cildi süngerle kaplı, arka kapağında yıl grubunun okulun baş harflerini oluşturduğu çirkin bir yıllık. Ayrıca sponsorda alınmış, ya matbaa ya da yıl grubundan birinin dedesinin fabrikasının fotoğrafları falan. Kuşe kağıda baskı. Aslında benim hiç yıllığım olmadı, yani zaten evde özel derslerle yetiştirildiğim için ihtiyacım da olmadı. Ama aklımdan çıkmıyor. Hele bir yıllığın kapağının içinde devasa Traktör Resmi görüp, orta sayfadaki mizah kısmına gelemeden gülmekten karnım kasılmıştı. Mizah kısmında zaten o yıl grubunun kendine has kelime oyunları yanlış anlamaları oluyor, ki çok doğal saygı duyuyorum, başka bir şey yapılması saçma olur zaten. Fakatmizah sayfasında Cin Ali kafasına vesikalık koyma rezaletini unutturmam! Şimdiye kadar üç yıllığın mizah bölümünde buna denk geldim. Hayır sempatik bile değil, zaten yeteri kadar renkler bozulduğu için Malazlar kibritlerin üstüne insan yüzü çizilmiş domates konmuş gibi duruyor, çok çirkin bir görüntü. Hatta zamanında bir konser afişinde benim de kafamın böyle konmuşluğu var, allahtan fotokopiyle çoğaltılmıştı da yeryüzünde hiçbir zaman bulunamayacak!
Ve evet: "Malazlar mı yoksa Kav mı?" deseniz okurlarım. Tabii ki Malazlar derim. Çünkü benim de soyadım Malaz olsaydı, hiç düşünmez kibrit işine girerdim. Kav daha züppe bir kibrit markası zaten, uzun mangal kibritini de yapmaya başlayınca kendini iyice bozdu. O uzun mangal kibritlerinden küçükken Amerikan Kamplı Neşeli filmlerinde görür özenirdim, âdi Kav yıllarca yapmadı, ben de gönül rahatlığıyla evi ateşe verme isteğimi hala bastıramadım. Bir gün bir yeri yakarsam eğer, bilin ki bu bastırılmış uzun kibritle mangal yakıp üstünde marşmelov yumuşaklaştıramamaktandır. Ayrıca bunu okuyup kafasında çeşitli alt metinler oluşturan veya Freudyen açıklamalar getirenler varsa aranızda, onları da kınıyorum.
Malazlar baktılar işler ters gidiyor, delikanlı gibi kepenkleri indirdiler. Nasıl olsa vasati 40 kibrit satışlarından kazandıkları parayla aldıkları gayrimenkullerin kira gelirleri vardır kafaları rahat. Bulduğunuz sarı lacivert Malazlar kibrit kutuları olursa evde, onlara bir hüzünle bakın lütfen.
Ayrıca çevrenizde "Abi kibrit mi önce bulundu yoksa çakmak mı zehehe?" sorusunu soran insanlar varsa,onunla hemen selamı sabahı kesmenizi tavsiye ederim. Hatta eğer birlikte çekilmiş fotoğraflarınız varsa, lütfen onun bulunduğu kısımları makasla kesin. Hem çocuğunuz olursa gizemli bir anıymış gibi anlatabilir, yavrucağınızın gözünde prim yapabilirsiniz.
P.S: Orijinal Malazlar kutusunu koyardım ama Malazların nasıl yüce bir firma olduğunu görün diye hayvan serili kibrit kutusunu koydum. Öyle bir firma ki, vatandaşlarının kültürüne katkı da bulunmayı ihmal etmiyor, yeri geliyor Aslan illüstrasyonu koyuyor, yeri geliyor Jaguar fotoğrafıyla insanları özgür doğaya çağırıyor. Kapanmasa en az 4 kartel malazlar kibrit alıp Yazlık sitenin birine gider ve 7-11 yaş arası insanları toplayıp ruh çağırma operasyonu düzenlerdim.
P.S: Jaguar daha çok tapire benziyor kutunun üstünde. Hatta 4 aylık insan fetusunu da andırmıyor değil! Bunun için de size Temel Britannica Ansiklopedisinin Fetus veya Hamilelik başlıklarını öneriyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Oblomov demişken, o kitabın hangi yayınevi olduğunu şu kafayla hatırlayamadığım bir baskısının 27. sayfasından itibaren yine hatırlayamadığım bir sayfa sayısına kadar olan kısmını okuyan insan taşınmaz bence. Hatta aklı olan taşınmaz. Bu arada hatırlayamadığım kısımlara bakmaya üşenecek kadar tembel değilim de işte kitap herhangi bir kolide şu anda. Aslında düşününce kolide olmasa da bakmazdım muhtemelen. Demek ki tembelim.
Yorum Gönder