30 Temmuz 2010 Cuma

Pixar Senaryosu Yazmak Üzerine


Geçenlerde, Monsters Inc.'i izlerken yıllardan beri nasıl duygularımın sömürüldüğü, nasıl Çocuk şarkı yarışmalarındaki küçük Tugay'ın Mahsun Kırmızıgül'den "Annem Annem"i söylerken ağlatıldığım("VE ALDATILDIĞIM!" diye yazıp kalbinize indiririm. Ama Serdar Ortaç için şarkı sözü yazmadığım için yok sayabilirsiniz dediğimi.) gibi hüzünlendirildiğimi fark ettim. Bu yüzden Pixar'a hodri meydan diyorum. Duyduğuma göre Incredibles 2'yi çekmek istiyorlarmış, ancak ellerinde uygun senaryo yokmuş! Pixar dost! Can dost! Lütfen al sana senaryo taslağı artık kendi kafana göre ikinci film için bir şeylerle oynarsın, tüylü yaratıklar falan koyarsın, ya da içine şeker, baharat, güzel şeyler ve biraz da x maddesi eklersin lütfen. Ayrıca koskoca tüzel bir kişiliğe doğrudan gerçek kişiymiş gibi saldırdığımın da farkındayım çok özür dilerim.

Evet, Incredibles 2: Büyük Dedenin Geri Dönüşü! koydum filmin ismini

Bunlar ailecek süpersonik karakterler olduğu ve şehri kurtarmalarının yanı sıra tarihleri hakkında doğru düzgün bir bilgi almıyorduk. İşte burada Pixar'ın en hastası olduğu "sert gibi, kırılgan gibi" karakteri devreye sokuyor, ve Vietnam'dan geri dönmediğini öğrendiğimiz Mr. Incredible'ın babasını devreye sokuoyr. Yine Pixar'ın en sevdiği "sevimli gibi, tarihsel gibi" efektlerle Vietnam'a geri dönüyoruz ve onun orada kurtardığı insanları falan filan görüyoruz. Ama dede Incredible'ın başına korkunç bir kaza gelir ve suratına tırmığa basması ve sapının suratına çarpması sonucu hafızasını yitirir.(Burada tırmık çarptığı zamanki surat ifadesinden ötürü salon kahkaya boğuluyor ama aynı zamanda biraz yüreği de burkuluyor.) Sonra bunu Vietnamlılar bulur orada tekrar bir hayata başlar, yeni aile kurar, hatta bu ailenin de üyeleri süper kahramanlardan meydana gelmektedir bir nevi fantastik forlu hikayesi yine. Bu arada Mr.Incredibles'ın da yalnız büyüdüğü döneme kafasında pervane olan şapkasıyla sokaklarda itelenip kakalanmasına azmedip süperkahraman oluşuna tanık oluruz. İşte nasıl tanıştı falan filan.

Sonra dede yaşlandıkça bunamaya ve Amerikan karşıtı hareketler yapmaya başlar, torun torba hepsini alır Amerika'da terör estirmeye başlar. Bu ekibin adını Laff-a-lympics'ten kopyalayıp "Gerçek Kötüler" demeyi uygun buldum. Gerçek kötülerin kazanabildiği bir adet laff-a-lympics bölümü vardı galiba. Yaptıkları hileler yüzünden ellerine yüzlerine bulaştırıyorlardı her şeyi. Yalnız o grupta saçları çok kırılmış olan ablanın seksiyeti yüksekti onu söyleyeyim. Hatta yukarı da onu koyayım. Neyse, işte sonra Incredibles bunlara karşı eyalet eyalet gezip savaşır ve sonunda dedenin hafızası yerine gelir, birlikte düşmanlara karşı savaşırlar. Birbirlerine kız alıp kız verirler falan filan. Akraba olabilirler, ancak yarı akraba sonuç olarak, kitab-ı mukaddes'de görüyoruz çok özür dilerim ama millet tuttuğunu sikiyor. İnsan gelinini evden postalayıp sonra çölde karşılaşınca fahişe olduğunu sanıp hamile bırakır mı arkadaş! Asıl biz Fransa olarak Doğu'nun ahlaksızlığını aldık!

Neyse, bu senaryoda eksikler biraz politik olması, ondan tamamen arındırılır senaryo, üstüne de biraz tek boynuzluğu at bakışları ilave edilir, birkaç tane daha kırılgan karakter (mesela çok iyi yerlerde okumuş ama hafif komik kararlar veren amerikan başkanı. Koşu bandında karar vermeye kalkıştığında dengesini kaybedip düşmesi falan olabilir buraya) eklenir bu iş olur. Ha Pixar'ı seviyorum ama naiflik de bir yere kadar, gidip de Evrenin Askerlerinin devamını çeksin demiyorum da, sürekli yetişkinlerin çocukluğa özlemi, kırılgan duygular falan filan o da bir yere kadar. Neyse öyle yani, ha Toy Story 3'e bayıldım ama ne var, yine naiflik var tek boynuzlu at var, fransız aksanıyla ingilizce konuşan sevimli varlıklar var!

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN