Evet, biliyorum ekşisözlükte'ki "eski sevgilinin yeni sevgilisinin eski sevgilisiyle sevgili olmak" gibi bir başlık oldu ama önemli değil. Bu blog daha saçmalarını da gördü!
Yabancılaştırma efekti denen şeyi başarmak için yazarlar çıldırdı da, milletin gözüne güneş çaktırtıp arap öldürttü. Fakat bu kadar yorulmalarına gerek yoktu "arkadaşın başka arkadaşlarıyla eğlenirken çektirdiği fotoğrafı gibiydi" demesi yeterliydi. Ya da artık resimli yapsaydı kitabı bilmiyorum o kısmı, oraya herkes kendi arkadaşının fotoğrafını koyacak. Gerçi bu da Seinfeld'deki "a coffee table book about coffee tables" gibi bir şey olurdu.
Mesela yaşadığım yerdeki hava durumu nasılsa, dünyanın geri kalanında da hava durumunun aynı olduğunu düşünüyorum. Biri bana "bizim burada yağmur yağıyor" dediği zaman algılamak çok zor geliyor. İşte aynı şekilde, yakın bir arkadaşımın tanımadığım arkadaşlarıyla eğlenirken görünce gerçek olamaz gibi geliyor. Ama meselenin kıskanmakla alakası yok, ne alakası var ya çok değerli okuyucum benim. Burada yabancılaştırma falan diyoruz gelip Ferhunde Hanımlar gibi dedikodu yapıyorsun kafandan. Çok sevdiğim bir insanın da dediği gibi "Oyun oynamıyoruz burada! Acı çekiyoruz!" veyahut yine geçenlerde sokakta yürürken duyduğum İngilizce laf "these are deep issues" diyorum sana. Tabii ki "bunlar derin mevzuular be babacığım"ı bir Moldovalı'ya doğrudan çeviren şahsın milliyetini burada açık etmeyeceğim.
Neyse, bu olayı herkes yaşıyor mu bilmiyorum ama, yaşarken diğer insanlarının sürekli değişime uğradığını da unutuyorum. Sonra bu geçiş formundaki kanıtları görünce çok fena oluyorum. Halbuki ben kimseyi tanımamışım gibi geliyor bu süreçte. Ama öyle değil, benim de içki içerken kıllı sakallı poz veren arkadaşım var. Zaten bu pozu veren adam yüzünden yabancılaşıyorum başkalarında da gördüğüm zaman. Kirli sakallı içkici arkadaş ve üstüne giydiği kazak gibi bir şey. Uzun süre insanlarla görüşmeyince mutlaka bundan bir adet edinip fotoğraf çektiriyorlar ki ben düşüp bayılayım, meersault olayım da gillette mach 3 turbo'yla saldırayım o yeni arkadaşına.
Lütfen yeni arkadaşlarımızla fotoğraf çekileceksek de, kıllı ve sakallı arkadaş edinmeden yapalım bunu, aramızda hassas insanlar var. Hatta o kadar hassaslar ki terbiyesizlik yapıp Las Meninas'da ressamın kendini de resimde çizmesine gönderme yaparak yukarı koyuyorlar, ama çok ünlü bir Fransız bilgini şöyle demiştir bu tip insanlar hakkında "allah cezanızı verecek!". Yalnız "cezanızı" kısmını, Çiçek Abbas'taki "Şakir" gibi kısa ve keskin olarak söylemek gerekiyor.
Masalın nerede bittiğini, hayatın nerede başladığını farkedemiyorum. Bazen, suratıma garip bakıyorlar; o zaman uyanır gibi oluyorum. (Cin Ali ve Berber Fil, 370.sayfa)
5 Temmuz 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
sdffsds
Duygular şelale.
Yorum Gönder