Hindistan'da yolcuların bir kısmı, filmlerde de görebileceğiniz gibi, trenin üstünde gidiyor. Açıkçası ben Hindistan'a gittim, gördüm o kadar da çok insan yok. İçlerindeki çocuk ruhundan ötürü böyle yapıyorlar. Mesela bir market arabasının içine oturmak, el arabasına binmek, evdeki koltuk döşeklerinden kale yapmak, traktör römorkunda ayakta gitmek gibi yeryüzündeki eğlenceli ve ekstrem olayları seven bir millet Hintli vatandaşlarımız. Burada yastıktan kale yapmanın da ne kadar tehlikeli olabileceğini anlatmak isterdim, ancak hepimizin anneannesinin, dedesinin evinde(sarayında) devasa bergére'lerin sert döşekleri olmadığı için bunun tehlikesini tam anlatamayacağım sanırım. Ancak bu kalenin yıkılmasını ben çok severdim, daha o zamandan içimdeki yapısökümcülük fırtınası başlamış demek ki. Sonradan pek değerli arkadaşım Derrida(ki duckface fırtınasını başlatanlardan biridir)'yla bu konu hakkında birçok fikir teatisinde de bulunduk.
Evet, bu trenin tepesine çıkan ilk abimiz kimdi? Ben bunu merak ediyorum. Tahminlerime göre bir arkadaşıyla trende otururken:
-Offf abi çok sıcak oldu muson muson terledim şerefsizim, ben tepeye çıkıyorum.
-Lan manyak mısın kondüktör ağzımıza sıçar.
-Siktirtme kondüktörünün bacısını!
Şeklinde geçen bir diyalog ve, kondüktörün umrunda olmadığını görünce atlayan birkaç kovalak vesilesiyle bu moda başladı. Fakat bu moda o kadar hızlı yayıldı ki, muhtemelen vagonun tepesine çıkmanın ekmeğini yiyemedi o abimiz. Mesela "Abi vagonun tepesine mi, haha ya ben buldum onu!" falan diyememiştir. O bir şeyi ilk yapmış, ilk bulmuş olmanın keyfi ancak hemen piyasa olması sonucu bu durum içinde patlar. Ancak benim neden "içinde patlamak" kelimesini bu kadar ayıp bulduğumu hala anlayamamış durumdayım, yaklaşık 12 dakikadır bir kelimeye bir de Googlemaps'e bakıp duruyorum. Evet, yanlış okumadınız, Googletranslate değil, her açtığımızda kendi evimize zumladığımız Googlemaps'ten bahsediyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder