31 Aralık 2011 Cumartesi

Besarabya Üzerine



He canım besarabyan hoyte, sen de haklısın. Değerli okurlar iki hafta önce kadar yatağımda yatmış kafamdan yine buraya aktarmayacağım bir bulok yazmış kendimce eğleniyordum. Eğleniyordum derken, tam işte yazının sonundaki videoda ileri almaya kalkışınca youtube sıçtı doğal olarak, sinir oldum ve aklımdan o an şu düşünceler geçti "Ya hu Besarabya'yı Fatih mi almıştı?" Size yalan atmayacağım ama Besarabya lafını duymayalı yaklaşık 12 sene oluyor diyebilirim. O anda telefonumun şarjı da az olduğu için mobaylbrovzırımı açmıyordu, çıldıracaktım Eflak Boğdan ananı sikeyim, Besarabya neredeydi falan diye çıldırıyorum. Öyle öyle zaten rüyaya dalmışım, rüyamda canlı canlı gömülmüş insanlar gördüm, bu Besarabya meselesi hakikatten de bilinçaltı canımı bile sıkmıştı.

Sabah uyanıp derhal araştırmaya koyuldum, günümüzde işte Moldova'nın bulunduğu yer oluyor. Bu arada bir nevi Moldovalı'ya önyargılı yaklaşımı tespit için kişinin "Moldovya" diyip demediğini daha ilk dinleyişte kontrol ediyorum, eğer "Moldovya" diyorsa kesinlikle aklında oluşan tek şey beyaz kadın ticareti falan oluyordur diye kanaat getiriyorum. Efendim Moldova çok cefakar bir ülke, yani çok da sikimde değil açıkçası cefakar(şapkaları yapamıyorum bir sorundan ötürü özür dilerim) olup olmaması ama bir gün yine fildişi kulemdeki yatağımda yatarken dank diye kalkıp Moldova'nın sınırlarını dikkatle inceledim ve denize tam yaklaştığı andaki toprakların Ukrayna 'ya ait olduğunu fark ettim.
Şimdi google'ın kendi tarayıcısı chrome'u ve yine kendi servisi blogger'ı kullanmama rağmen bu gerizekalılar fotoğrafı büyütmek için bile bana firefox'u açtırmak durumunda bırakıyor ama dokunmayacağım. Tam o kırmızı okun olduğu yerde Moldova denizle birleşemiyor arkadaşım. Ülke sanki yeteri kadar fakir değilmiş gibi bir de lank diye ticaret yolunu kesiyorsun, Ukrayna'nın yaptığı şimdi orospu çocukluğu değildir de nedir sizce? Bence kesif orospu çocukluğu, ancak şimdi biraz detaya girip bu konu hakkında neden aktif davranıp Ukrayna'yı işgal etmediğimi de anlatayım.

O dönemde uluslararası bir şirkette entelektüel olarak çalışıyordum. Moldovalı bir arkadaş vardı, yani arkadaş dediğim adamı ayda bir falan görüyorum öyle çok sık bir muhabbetim de yok. Şimdi buraya kadar inanmayabilirsiniz ama hakikatten ben böyle bir adamı tanıyorum adı İgor(ya İgor diyince de hakikatten götümden uydurmuşum gibi oldu ama samimi söylüyorum yani napalım adamlar da paso igor koyuyor isim ben ne yapayım) ve bir gün biz bununla yemek yerken karşılaştık hemen yanıma oturdu, sıcak kanlı olduğu için zerre muhabbetim olmamasına rağmen yanıma oturması durumunda hemen sinirimden Demolition Man'de(Rocky 4'ten sonraki en iyi film doğal olarak) Wesley Snipes'ın laboratuvara girmek için yetkililerden birinin gözünü kalemle çıkarıp dijital okuma zımbırtısına okutma hareketine hazırlandım, fakat o sırada ağzıma attığım bir adet soğuk soğan halkası sayesinde öfkemi başka bir yöne yönelttim. O soğan halkalarını soğuk satan adama da umarım bayatlamış ve soğuk arnavut ciğeri yedirilip iki gün susuz bırakılır ne diyeyim.

Neyse biz İgor'a dönelim. Bu yanıma oturdu falan, ben de işte bu harita mevzularına bakmıştım o sıralar. "Ya hu" dedim "İgor Gardaşşşşşş" ben haritadan baktım ama tam anlayamadım Moldova'nın denize kıyısını Ukrayna mı kesiyor ne?
İgor'un yüzü ekşidi ve "Evet!" dedi, o sırada Beypazar Maden Sodası'ndan bir yudum alıp sessizce geğirdi, ve aynen şu cümleyi sarf etti "İşte bunlar hep kurulmuş oyunlar" ya samimi söylüyorum orada ben sanırım biraz altıma kaçırdım içeri doğru gülmekten ötürü, adamın Siyaset Bilimi ve İktisat dabılmeycırı yapmış olduğunu biliyordum, adam bana emekli olup Ege'ye yerleşmiş hiçbir şeyden memnun olmayan rakıcı amcanın "Sata sata bitiremediler azizim" muhabbetini oracıkta yapmıştı. İşte o an Ukraynalılar'ı düşünüp şöyle hafiften "iyi yapmışsınız lan!" dedim sinirimden. Abi "bunlar hep oyunlar işte" ne demek, ne yaptın sen ya. Ne bileyim orada işte bir arkadaşınızın arkadaşıyla yeni tanışıp da muhabbet müzikten açılınca "Pink Floyd'un üzerine grup tanımıyorum abi" demesi hissine benzer bir his yaşadım. Yani ne bileyim benim küstahlığımdan kaynalanıyor belki. Neyse yarın seneyi bitiren yazımı yazacağım.


P.S: "Dertler Benim Olsun"da obua var ya ne zaman dinlesem "oha lan obua var" diyorum. Şimdiye kadar şarkıyı 300 kere dinlemişsem 4'ünde falan "oha obua var" dememişimdir.

2 yorum:

emresamsa dedi ki...

monteyn be hacı.. diyorum şunu düzgün takip edeyim. ama her seferinde önceden okuduğum yazılarını baştan okuyorum. sonlara doğru diyorum lan ben bu yazıyı okudum. akılda kalıcı şeyler yazsan keşke. porto rikodan falan bahsetsen..

cumhuriyet kitaplari dedi ki...

Street Fighter'da sevdiğim üç hareket var:
1. Honda'nın "çivi"si.
2. Chun Li'nin "ters helikopter"i(?)
3. Wesley Snipes'ın "laboratuvara girmek için yetkililerden birinin gözünü kalemle çıkarıp dijital okuma zımbırtısına okutma hareketi"

Bir de Ukrayna'yı oturduğum yerden kınıyorum.

Dedem köyü'nde adamın ülkesiyle denizin arasına girmeyi bırak, tarlasına bir karış girsen kanlı sabanlı kavga çıkar.
Aslında Ukrayna gayet de herhangi köy temalı Türk filminde işlenen, tarlasına giden suyu kesme/yolunu değiştirme basmakalıbını gerçekleştirmiş.

Hiç özgün değilsin Ukrayna! Birbirinden görüp görgüsüzce kıçı örten gömlek+tayt+ugg giyen kızlar gibisin. Bağlantının gidip geldiği bir yerde internete girmek zorunda kalırsın inşallah.

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN