30 Ekim 2009 Cuma

Daniel Day Lewis Üzerine


Geçen yazıda There Will Be Blood'ın ismini anmıştım, az önce My Left Foot'u ilk defa izledim.(Yazıya Yılmaz Özdil sayfa düzeninde devam ediyorum şu andan sonra.)

*

Daniel Day Lewis'a iman etmeye karar verdim.

*

Serpico'yu izlediğimde, Al Pacino için de böyle düşünmüştüm, ama ilk defa bir oyuncuyu gördüğüm sahnede bu sefer daha ne kadar gerçekçi olacak diye meraklar içerisinde bekledim. Ve her hareketine hayran kaldım.

*

Bazı insanlar Yıldız Kenter'i iyi bir oyuncu olarak falan görüyor. İşte bu adamın oyunculuğunu her gördüğüm an Yıldız Kenter'i recmetmek için çeşitli sebepler buluyorum. Gerçi Hülya Avşar'ı güzel bulmakla Yıldız Kenter'i iyi bir oyuncu görmek arasında hemen hemen +1'e yaklaşan bir korelasyon seziyorum, ama burada açıklayamam şu an.

Hatta geçenlerde, A Streetcar Named Desire'ı izliyorduk.(Zannımca yeryüzünde, hakketiğinden fazla değer gören filmlerin en önde bayrak taşıyanlarından bu film.) Filmde, -kitapta da doğal olarak- Blanche DuBois'yı oynayan Viven Leigh isimli bir ablamız var. Blanche'in çeşitli psikolojik sorunları var ve biraz ağlak, biraz sorunlu bir karakter. İzlediğim kişiyle beraber bu karakteri görmemizden takribi 7 dakika içerisinde verdiğimiz ilk tepki: " Bu rol Yıldız Kenter'e ne yakışırdı!" oldu. Çünkü Yıldız Kenter bipolar bozukluğu olan, ve sadece System of a Down gitarcısı gibi sürekli havaya bakarken aynı zamanda ağlayan karakterleri canlandırabiliyordu. Zira filmden sonraki araştırmalarım sonuç verdi, ve Yıldız Kenter'in bu rolü de kaçırmamış olduğunu öğrenmiş olduk. Ayrıca şunu demek istiyorum, filmin her sahnesinde Marlon Brando'nun vücudundan testosteron akıyor. O filmde ziyan olan testosteronlar korunabilseydi, Godfather'da kullanılıp insanların filmi izlerken ölmelerine sebep olabilirdi.

*

Neyse!

***

Beyin felci geçirmiş birini Daniel Day Lewis kadar iyi oynayan sadece bir kişi daha var...

*

Breaking Bad'deki Walter Junior. Fakat onun da biyografisine baktığımda gerçekten beyin felci geçirmiş olduğunu öğrendim.

*

Daniel Day Lewis, Gangs of New York'taki karakterine yürüyüşünü öyle güzel yedirmiş ki, her adımında "Evet az sonra tüylü bir örümceğe dönüşüp, bütün halkı önce salyalayıp sonra da güneş altında kurumalarını bekleyip yiyecek." diye düşünüyor insan. Bir bu var, bir de onun oyunculuğuyla ilgisi olmayan ama There Will Be Blood'da dikkatimi çeken bir olay var. Oynadığı karakterin sonsuz küstahlığı, La Strada'da Zampano'nun Palyaço Gelsomina'ya olan küstah yaklaşımıyla aynı. Zaten Zampano da elleriyle olmasa bile Gelsomina'yı öldürüyor. Tabii There Will Be Blood'daki Peder, Gelsomina kadar iflah olmaz bir neşe kaynağı değil, ya da onun kadar sempati yaymıyor. Ama Gelsomina'nın da birkaç film eleştirisinde Meryem'i sembolize ettiğini okumuştum. Senaryo yazarlarının bundan etkilendiğini söyleyemem, ancak yine de La Strada'daki Zampano/Gelsomina ilişkisinin There Will be Blood'daki Daniel Plainview/Eli Sunday ilişkisine benzediğini düşünüyorum.

*

Daha fazla uzatıp, "Adam gibi adam" falan diyip Daniel Day Lewis'ı Kemal Kılıçdaroğlu durumuna düşürmeden bitiriyorum.


0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN