Masalın nerede bittiğini, hayatın nerede başladığını farkedemiyorum. Bazen, suratıma garip bakıyorlar; o zaman uyanır gibi oluyorum. (Cin Ali ve Berber Fil, 370.sayfa)
22 Mart 2009 Pazar
Niyet ettim allah rızası için Proust üzerine...
Ölüm yatağında, muhtemelen sanrılar içerisinde olan Marcel Proust'u görüyorsunuz. Fotoğrafın adı, insanı ezmeye yönelmiş "Proust on His Dead Bed". Zaten "Dead Bed" gibi bir kelime ahengi yarattıktan sonra, o fotoğraf şu monteynin bile olsa heybetli dururdu.
Proust'u okumaya bu hafta başlıyorum. Kayıp Zamanın İzinde'nin ardından, 2 tam ve de bir adet yarım yamalak, modern tıbbın "eylembilim" diye adlandırdığı hastalığa yakalanmış kitabı var. Ancak edebi coşkunluğunu KZİ'de görüyoruz. (Çıldırıcam, kitabın ismini kısaltıp kezei, şeklinde okuyunca bile bir ahenk oluşuyor.)
Ama her şeyin yanında ey okuyan insan, kitabın orijinal adının:
À la recherche du temps perdu
olması nasıl bir insanı etkileyemez. Şu an internet bu romanın harflerini eksiksiz kabul etse, hiç düşünmeden isminin hakkını satın alır ve altına kocaman bir proust resmi girerim. İsmin altına bu blog'u girmeyi de çok uzun süre düşündüm bu sanal evrende, ancak altına herhangi bir kelimemi eklemek romanın heybetine bir darbe vuracakmış gibi geldi. Yani, yani okumaya başlamadan yücelttim, aynısı zamanında Ulysses'te de olmuştu, ona başlamış ancak ileri bir tarihe ertelemek zorunda kalmıştım. Bu da belki öyle olur, bilmiyorum.
Eh, madem kaptırdım, artık söylüyorum, hani ileti olarak facebook'ta, msn'de insanlar : "Mezarıma bunu yazın hüleen: şarkısı yarıda kaldı aklı da karıda kaldı(burada sayfa referansı verilmeli tabii ki)", ya da "evet hayat felsefeme karar verdim, "beynim cam kırıklarıyla dolu doktor...., (sayfa yine)" diyen insanlar olur ya, işte onlardan biri olmamak için başka bu ismi almaya yüzüm olmadığına karar verdim. Benim ortaokuldan beri hastası olduğum monteynimin ismini deforme etmek daha doğru olacaktı.
Edebi kuvvetine dair bir çok şey okudum, ancak Proust'un hayatı ve ya diğer eserleri hakkında zerre bilgim yok; ama ismi gördükçe romanına böyle bir ismi seçecek insanın zeki olmamasının mümkün olmadığını hissediyorum(üzgünüm, aynı fiilleri aynı cümle altında kullanma hastalığına yakalandım). Sen gel: À la recherche du temps perdu, gibi okurken zihinde petibör bisküvi hissi yaratan bir roman ismi yarat. Sonra biz ölümlülerin bunun hakkında yorum yapmasını bekle. Benden yaşlı, ve hatta ölü olmasına rağmen bi çift sözüm var ona:
Marsiıl, edebiyata gelince onu iyi bilirsin, ama böyle bir isim seçtiğin için adisin olm sen.. İncil'de şöyle der: "Benim adım Marcel Proust olmasına rağmen, Kayıp Zamanın İzinde isimli bir kitap yazmayacağım, ve bu yüzden de yanağımın diğer yüzünü benden ikiyüzyıl sonra gelecek edebiyatçılara çevirdim"(Yohanna 18:3) ... Ayrıca "une minute". En sonuna da onu ekliyorum ki popülizm girişimim tam olarak sonuçlansın.
Yazıyla hiç bir bağlantısı olmayan şarkı sözüyle bitirme geleneğimi tekrar başlatmaya karar verdim:
Isn't it strange, how little we change?
Bu arada, bilgisayar oyunları çıkmadan önce, önincelemesi olur, ilk cildi 95(tam değer valla, kesinlikle sallamadım) yıl önce yayınlanmış bir romanın ön incelemesi böyle kalitesizce ilk defa yapılıyor.
Varsa da çıkarsın dosyalarla konuşsun.
Biz 2 aylık bloggercılığımızda yolsuzluğa hiç yer vermedik!!!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder