Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus
Wittgenstein'dan bildiğim okuduğum tek alıntıyı buraya yapıyorum, neden çünkü bugün kuşların gevezeliğinden bahsedeceğim.(hayır satıralarında twitter'a dair bir gönderme yok.) Öncelikle birkaç tanesi hariç tüm, sabah ötmeye başlayan kuşların amınakoyayım. Bu kadar sert niye girdim? Çünkü bu sabahların bir anlamı olmalı(sic.) fakat kuşlar için carcarcar ötmek eylemi tamamen uygarlıklarının gelişememesinin sebeplerinden biridir.
Şimdi gogol'da "why do birds chirp in the morning" diye arattım. Cevaplar
1.Mekanlarını korumak için sabahın 4buçuğunda diğer erkek kuşlara göz dağı vermek
2.Seks
Zaten ikincisi birinciye davet çıkarıyor. Biliyorsunuz, köpekler mekanlarını işaretlemek için işerler ve daha fazla kafa sikmezler bu konuda, fakat kuşlar fitifitifitifiti her sabah ötmek durumundalar, çünkü familyalarındaki diğer kuşlar kuş beyinli olduğu için her gün unutup duruyorlar. Ben hepinizin familyasını sikeyim orospu çocukları. Bakın, cevaplarda hiç dişi kuşların ötmesinden bahsedilmiyor, çünkü birçok ortamda olduğu gibi boş konuşup kafa siken erkek manitayı kapızlıyor. Her sabah dostlarım "aaa ne güzel ötüyor ya hu" dediğimiz kuşlar aslında birbirlerine ";P","Saka Su sevişelimmi?","Fatma birlikte kumrular gibi mutlu olmaya ne dersin;)" gibi mesajlar veriyorlar biz de bunları bir bok zannediyoruz. Birçok kuşun ötüşünü severim, ama bir insan(kuş) sırf seks için hergün sabah 4'te uyanıp güneş batana kadar çene çalmaz ki arkadaş. Eğer çıkıp da diyaloğa girdikleri kanıtlanırsa bunu da reddederim çünkü, her erkeğe peşin gözdağı vermek, toplanıp "birader bir saniye ötüşebilir miyiz?", "Geçen gün serçe su'ya ötmüşsün, çıktığın yumurtayı siktirtme! Bİ DAHA ÖTMEYECEKSİN DEDİK LAN!" şeklinde muhabbetlerinden başka bir muhabbet etmedikleri ortaya çıkıyor, ki bu da kuşların niye doğru düzgün bir uygarlık kuramadıkları kafeslerde gazete kağıtlarının üzerine sıçtıklarını açıklar nitelikte.
Adeta Çin Halk Cumhuriyetinin yılda bir kez toplanan büyük meclisi gibi doğrudüzgün karar vermelerini beklemek resmen kuşlara haksızlık olur. Çin'in Büyük Meclisinde yaklaşık 3000 delege toplanıyor ve yılda bir kez çeşitli kararlara imza atılıyor, böyle çeşitli meclislerde bulunduğumdan ötürü söylüyorum şimdiye kadar 40'tan fazla üyeye sahip olup düzgün karar alabilen bir meclise hiç denk gelmedim, bunu dünyadaki çeşitli ülkelerdeki meclislere bakarak da anlayabilirsiniz. Her sabah günaydın diyip ismini zikredemeyeceğin sayıda çok insan varsa o mecliste sen neyin kararını veriyorsun amına koyayım.
Şu meclise bakın, ününün doruğunu çoktan aşmış fakat ikinci/üçüncü dünya ülkelerinde stadyum konseri veren metal grupları gibi koca meclise dev LCD ekranlar eklemişler. Şu sağ ve soldaki mavi şeyler LCD ekran arkadaşlar. Böyle bir mekandan ne beklenebilir. Şu arkadaki 8 bayrağın ardından bir ışık şovu çıksa kim şaşırabilir ki? Alttan dumanlar vesaire derken bir bakmışsınız bir rampada Metallica falan yükseliyor arkadan.Yani Çinli tabii bir derdim yok, fakat kuşlar da işte aynen böyle boş işler peşinde kendilerini helak ediyorlar, sonuçta gidip de bir okul bitirsinler demiyorum, ama her sabah da olmaz ki arkadaş bu nasıl bir seks merağı ki bütün bir yıl boyunca ötüyorsun. Bu yüzden arkadaşlar tüm kuşlara nemfomani teşhisi konmalı ve bu konuda tedavi edilmelidir, çok samimi söylüyorum bunu.
Burada, öncelikle sesini duymadığım bilmediğim fakat sevdiğim Dodo, çeşitli hayvanlar tarafından helâk edilen Kiwi, dünyanın en cool hayvanlarından Baykuşu ayrı tutuyorum. Bilhassa baykuşa bütün gece belâ okurcasına puhulamak çok yakışıyor, hiçbir şeyden memnun olmayan yaşlı amcaların haber izlemesine benziyor baykuşların psikolojisi, mehhh, guhhhh, gohhhh, gogohhh, sürekli geğirme ve televizyon karşısında uyuyakalma arasında gidip gelen bir hayatları var. Gündüzleri tıpkı birçok yaşlıyı göremeyeceğiniz gibi(kahveye gittikleri ya da kısa süreli öldükleri için) baykuşları da görmek pek mümkün değildir mesela bu yandan da benzeştiklerini söyleyebiliriz. Zaten minervanın baykuşu da ancak alacakaranlıkta uçacaktır. Fakat diğer kuşlar gibi olmadığı için meclisler en sikik hukuk felsefesine girişte bile kullanılan bu sözden ziyade kafa siken serçeler gibi yaşıyorlar. Şu anda öfkemden ne dediğimin devamlılığını yitirmiş durumdayım ancak, baykuş-meclis analojisine tekrar dönsem orada belki bir şeye benzerdi de o ama öyle kalsın, benim kapasitem bu kadar diyip hiç zorlamaya niyetim yok.
Bundan sonraki yazıda bir konu hakkında yazmamı isteyen varsa aşağı yazabilir onun hakkında yazmayı deneyeceğim. İçimden gelmeden nasıl yazabileceğimi merak ediyorum.
P.S: Wicker Man'in soundtrack'ini mutlaka dinleyin, çıplak ayakla toprakta yürümek istiyor insan.
2 yorum:
Cezayir asıllı Fransız müzisyenler üzerine yazabilir misiniz, sayın Monteyn?
Hp bilgisayarların fanları üzerine yazabilir misiniz, küresel ısınma falan
Yorum Gönder