"Bir dolmuşçunun kötü kalpli biri olup olmadığını anlamak için, ön koltuktaki kapı kolunu söküp sökmediğine bakarım."
Oscar Wilde
Ne kadar da güzel söylemiş değerli dostum değil mi muhterem okuyucular? Ben de, kendisiyle çeşitli fikir teatisinde bulunurken bunu onaylamıştım. Artık elektronik pencerelere geçildiği için pencere kolunu sökmüyorlar. Gerçi şimdilerde de o tuşu söküp üstüne koli bandı yapıştırmaya başlamışlar sanırım, geçenlerde Montmarte Montparnasse hattındaki yeşil dolmuşlarda gördüm. Ancak, yolcunun o kapıdan inmemesi için doğrudan kapıyı açan aparatın hunharca sökülmesi doğal olarak ancak bir dolmuşçu kötü kalpliliğine sahip insana yakışır. Gerçekten de, müşterilerle girdikleri tartışmalarda ergen kız arkadaş tribinden daha beter tripleri atmaktan çekinmemeleri kalbimi çok kırıyor. Misal adama "Beyefendi, bu Bastil'den geçiyor mu?" cümlesini tamamlamadan "psssssssssssssssss(burada tuşa tehditkâr basışla kapının açılması) binmeseydin kardeşim o zaman." diye sizi indiriyor. Hatta bir seferinde dolmuşta telefonla konuşup kapadıktan sonra bir mesaj aldım, bilmediğim numara tabii, ama bunun dolmuşçu olduğunu anlamıştım çünkü telefonla konuşurken numaramı bir firmaya verirken beni dinlemişti. Mesajda aynen şöyle yazıyordu:"Meşgulsün sanırım Monteyn. Neyse, ben yatıyorum sana iyi eğlenceler." O an beynimden vurulmuşa döndüm. Derhal "müsait bir yerde inebilir miyim!" diyip indim ve bana para üstü olarak verdiği 14 tane 10 cent'i 8 tane de 25 cent'i cebimde çıngırdatarak varacağım noktaya yürüyerek gittim. 10 dakika sonra da bir tane boş mesaj attı ama ciddiye almadım bu sefer. Neyse dostlarım dolmuşçuluk müessesi, taksiciler kadar olmasa da ruhumu derinden yaralayan bir durum. Sosyal yönden gelişmiş olmadığım için taksicilerle muhabbete girdiğim an sadece "Abi bu bina yoktu sanki önceden" "Vardı vardı." seviyesinde kalıyorum. Sanki konuşma zorunluluğu var anasını satayım. Annemin çok uzak bir yerden gelen çok uzak bir akrabasına, arkadaşına duyduğum çirkin sorumluluğu ben taksiciye hissetmek zorunda mıyım arkadaşım. Böyle bir gelenek mi var? Mahallede her türlü piçlik yapmasına rağmen sevilen çocuk değil, sessiz sakin olmasına rağmen kendinden 3 yaş büyüklerin bile uyuz olduğu ve oyunlarında oynatmadığı çocuğum ben.
P.S: İnadına Kusturitza diyenleri yumruklama isteğim gibi Slavoj Zizek telaffuzunu birebir yapmayıp da artist artist Jijek diyip en doğrusunu ben söylüyorum kafasındakiler için yukarı video koydum. Bundan sonra aynı bu şekilde duymazsam ve biri "Jijek" derse çevremde, ağzını kanatana kadar yumruklama kararı aldım. Adam dümdüz okunmasından rahatsız olmuyor da, öyle okuyup sen mi düzelteceksin milleti it. al bakalım klaket gibi bir şekilde oku bundan sonra çünkü en doğrusu bu.
0 yorum:
Yorum Gönder