10 Temmuz 2011 Pazar

Büyük Kapama Üzerine


Merhaba sayımdeğerli okuyucular, bazılarınız neden yazmadığımı soruyor, bunun çok basit bir cevabı var. Çünkü bilgisayar sahibi değilim, gizli servis tarafından takip edilmemek için bu blogları şimdiye kadar şatom haricinde hücre evlerinden falan yazdım. Hepsinin adresleri farklı yerlerdeydi. Neyse, gördüğünüz gibi zaten başlıktaki felsefi içeriği yine kelime komikli fotoğrafla birleştirip hep aynı hikayeye devam ediyorum. Asıl derdim şu sayın değerli okuyucular, google bloglara aylık karne yollamaya başladığı için ölçülmeye katlanamıyorum, üstüne bir kelime koyasım gelmiyor.

Bugün, önceden benim de birçok kez bahsetmiş olduğum bir konuya geri dönüyorum. Yalnız hafiften As I Lay Dying tadı yakalayıp bu sefer anne baba bakış açısında anlatacağım, ancak ondan önce de geçenlerde yaptığım 4 saatlik yolculuk hakkında kısaca bir bilgi vermek isterim. Otobüsün orta kapısının ardındaki koltuğu tercih ediyorum, en öndekiler Yeni Hayat'daki gibi camdan uçmaya elverişli olduğu için ve önüme kimse koltuğunu eğemeyeceği için. Neyse hikaye bu değil, yaptığım yolculukta çevremdeki 6 koltukta 7 taneçocuk ve bebek eşrafı vardı. Gerçekten de cebirsel olarak sığmaması lazım, mesela 6'ncı sınıftayken negatif sayıları anlatırkenki o boş plastik su bardağıiçime doğdu bu olayı gördüğümde. Hiç bilmezdim, 7 yaşında birinin çenesini kırma isteğinin insanda oluşabileceğini arkamda oturan jöleli saçlı kot yelekli(yeryüzündeki en çirkin 3üncü kıyafet kot yelek. Sadece barlarda fedailik yapan dayılara üniforma olarak devlet eliyle dağıtıldığı için hala çevremizde görüyoruz sanıyordum jölelinin üzerinde görene kadar) çocuğu görene kadar. Dramatik tatlar yakalamak için devrik cümleler kurmaya başladığımda umarım dikkatinizden kaçmamıştır, sayın elma yanaklı okuyucularım. Annesiyle oturan bu çocuk sürekli koltuğumun arkasına ayağıyla vuruyordu. Böyle durumlarda biraz sessiz, hadi şuna sessiz messiz demeyelim ezik insanların arkaya bakma refleksini çevrenizde görmüşsünüzdür. Hafif hayıflanıp hmıfsslayarak ben de aynı şekilde arkaya baktım, ancak Akrebin Gözleri öyle yaman ki, akrebin gözleri akrebin akreppp!

Hainlikle dolup boşalan bakışları
Sanki bitmez bir kin nefret soluyor
Yavaş yavaş yandan yaklaşışları
Belli ki küçük bir fırsat kolluyor



Bu sözleri o kot yelekli 7 yaşındaki Kayra isimli gence yolluyorum. Neyse değerli okuyucular, bu benim koltuğuma vurdukça benim kin levelim Kratos'un komboları gibi artıp duruyor. Koltuğu da arkaya yatırma alışkanlığım hiç olmamasına rağmen "Lütfen Bakire Meryem'in oğlu Nasıralı Bebek Cizııs şu koltuğu yatırırken çocuğun çenesi kırılsın" diye dua ettim desem yalan olmaz. Bu arada ben bilmiyorum, ancak Hristiyanlık hakkında bilgisi olan bir kişi eğer Bakire Meryem'in İsa'yı doğrunca da bu husustaki görevine devam edip etmediğini bana bildirirse sevinirim. Şu an öğrenmemin anlamsız olacağı böyle boş olacağı konuyu, Acaba Adem'in göbek deliği var mıydı? tadında merak eder gibi oldum biraz. Ama çok değil.

Neyse, geçenlerde Michael Winterbottom'un bir filmini izliyorum, distopyalı falan filan. Bir saniye adına bakayım. Code 46'miş, bir yaz akşamüstü televizyonda denk gelince izlenebilecek bir film diyebilirim kendisi için. İşte orada baş kadın karakter şöyle bir şey diyor "Bütün insanların çocukları çok özeldir. İnsan bu kadar çok vasat yetişkinin nasıl ortaya çıktığına şaşırıyor"
İşte ailelerin kendi 3 yaşındaki çocukları için dahi muamelesi yaparken 2 yıl sonra hala bir numarası olmadığını fark ettiklerinde hayal kırıklığına uğruyorlar mı merak ediyorum. Mesela benim ailem daha 6 yaşında klasikleri bitirmiş ve Sartre adına iki tane makale yazmış olduğum için bu kadar çok hayal kırıklığına uğramamışlardı, ancak diğer aileler çocuklarının mesela Ben 10 izlediğini gördüğü zaman yürekleri sızlamıyor mu acaba?dırırırırrı buraya bir asansör müziği giriyor
-----Monteyn'le Atasözlerimizi ve Deyimlerimizi Öğrenelim---

Dün Peder Monteyn'le şatonun şöminesi önünde takılırken(keza içerisi serin oluyor) kendisinden bir kişi hakkında "sikmeyeceği eşeğe heybe asmaz" sözünü duydum. Siz değerli okurlarla paylaşmak istedim bu lafı.

---Monteyn'le Atasözlerimizi ve Deyimlerimizi Öğrenelim----

Özellikle Falım sakızlarının fallarının tutarsızlığı hakkında yazı yazmak istiyorum. Burada Aristokrat yemini ediyorum ki, yarın gelip bu konuda yazacağım. Saygılar

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN