20 Ekim 2010 Çarşamba

Paris Komünü, Lenin ve Lady Gaga Üzerine


O zamanlar daha Stalin yoktu. Aaaa olur mu efendimiz...

Hasss, pardon şeyi karıştırdım, evet ne diyordum bugün Paris Komünü'nden, o grup seksin şişelerden çılgınca aktığı, ahlaksızlık dolu gecelerimizden bahsedeceğim. Ahlaksızlık olan tabii ki grup seks değil çok sevgili okur, ahlaksızlık olan grup seksin bade olup şişelerden akması, aklıma youtube'da izlediğim pseudo-lsd triplerini getiriyor böyle saçmasapan imgeler simgeler. Adeta bir Hunter S.Thompson kafası, bir gonzo habercilik tirpleri, ne oluyor böyle.

O zamanlar komün bir şekilde yaşıyoruz biz, Ursula K. LeGuin bir yandan not tutuyor, biz de diyoruz ki ona, yazar olamazsın demedim, bak yine olursun ama hobi olarak olursun. Aslında dedim ki gelin iki ay değil de, bu Komün'ü üç aylar kafasında yaşayalım, fakat bir allahın kulu dinlemedi, o zamanlar ağır allahsız olduğumuz için bunu önceden hesap edemedim.(Bu şakayı şu anda Muş Bulanık'ta vatani görevini yapmakta olan bacanağıma yolluyorum) Bir yandan da bir yüzyıl kadar önce Bastille'e insanlar akın ettiğinde içerisinde Leonardo DiCaprio'nun maske takan versiyonundan başka kimseyi bulamamışlardı deyu deyu ağlıyorum. Eğer iki hafta önce gitselerdi Rabelais oradaymış ancak onu da salıvermişler iyi huydan. Bu iki ay içerisinde şunu diyebilirim ki, çok bol yeşil erik yemiştim diye hatırlıyorum. Haşır huşur, şöyle tuza bana bana ağızdan suları aka aka. Evet, şu iki paragraflık anlamsız girizgah'tan sonra mevzuuya giriyorum.

Derler ki, Ekim Devrimi'nin altmışikinci veyahut altmışüçüncü günü, Lenin, Bergama'dan çalgıcı grubu çağırtıp "benim agam yanlış yapmaz" diye diye oynamış. Ey sevgili okur bu eğer gerçekten olduysa, şu andan itibaren hayatımdaki tek amacım Moskova'ya gidip Lenin'in mumyalanmış kel alnına "htp pükh" diye 10 avro yapıştırmak olacak. Ya hu böyle saçma bir şeye asla inanamıyorum ve dahi inanmak istemiyorum. Hayır kendisi hakkında pek bilgim yok, iyi giyiniyor, sanırım biraz solculuk durumları var asla converse giymiyor falan ama adam devrim yapmış ya hu! Çıkıp da "Ohh be Paris Komününe nasıl da geçirdik ama!" diye kutlama yapar mı sizce? Halk yapar, o ayrı, şimdi burada kitlenin nasıl kendi aklı olduğundan falan bahsedip ortama bir Birikim kokusu yaymak istemiyorum, ne güzel eyleniyoruz şurada.(evet eyleniyoruz, ne oldu yalnış mı? bence deyil çünkü)

Bu konuyu burada bitirirken ikinci çok önemli bir konudan bahsetmek istiyorum. Aylardır zor tutuyorum kendimi, ama artık Lady Gaga'dan bahsetmemin zamanı geldi. Hepiniz biliyorsunuz ki, gerizekalı tanımına tam anlamıyla oturan davranışlara sahip. O da ekmeğini kazanmak için kendi çapında her klibinde softcore porno çekiyor ne yapsın. Fakat, kendisine kıyafet önerim var, "lady gagacığım lütfen ölü köpek yavrusu ve kayıp ruhlardan dikilmiş bir kıyafet giy lütfen" çünkü, dikkat çekmemek için yapmadığı bir bu kaldı sanırım.

P.S: Bu yazının tamamını Dark City soundtrack'inde Anita Kelsey'nin söylediği "The Night has a Thousand Eyes"ı dinleyerek yazdım. Peki bundan bana ne? diyecek olan okurlara şunu demek isterim ki, filmin directors cut'ında Jennifer Connelly'nin kendi sesinden dinliyoruz, ve sanmıyorum ki bir insan Anita Kelsey'nin sesinden tercih etsin o şarkıyı Jennifercığımdan dinledikten sonra. Mal yönetmenin neden filmi sinemalara o şekilde yolladığını anlamak mümkün değil. Ayrıca Matrix'le beraber çıktığı için yalan olmuş güzelim film. Halbuki Kiefer Sutherland yine dünyayı kurtarıyor anasını satıyım. 24 hala devam ediyor mu ya? Kurtlar Vadisi oldu o da iyice.

P.S2: Az önce istatistiklerden gördüğüm kadarıyla bloga iki kişi Gogol'dan, "ismail türüte doğuda yapılan kamera şakası" kelimelerini aratıp girmiş. Onlar bana bir mail atarlarsa, çıkışta bir şey konuşacağım onlarla. Sinirim bozuldu şimdi demek "bülent ersoy'un galatasaray'ın yeni stadına vinçlerini kiralaması" yazılsa da gelecek blog. Bu arada gerçekten vinçlerini kiralamış o ayrı konu tabii. Ben isterim ki, mesela korelasyon, ya da entropi kelimeleri aratılınca gelsin blog, ama malesef sonuç olarak aldığım şey "ismail türüte doğuda yapılan kamera şakası" oluyor.

P.S3: Moskova falan demişken, bir iki kişi mail atsın trans-siberian ekspres yapacağız onlarla. Bilet ücretlerini herkes kendisi ödüyor, bende tarhana çorbası falan var. 3 hafta boyunca 60 yıllık tren koltuğunda basur olacağız, Dersu Uzala'nın torunlarına Kapitaaaağınn Kapitağııın uyursan ölürsün diye camdan bağıracağız ve çişimiz gelince yarım litrelik şişenin içine işeyip camdan sallayacağız. Öyle, "Vay ben Interrail yaptım, Roma çok güzel, gittim ispanyada Manu Chao'yla haplanıp ev soydum. Yok efendim Cypress Hill elemanlarıyla esrar içip güldüm, vay efendim Prag'da Bally çekip Kafka'nın evini yaktım" muhabbetleri bitsin. Maçası yiyen, transsiberian ekspres yapacak.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2010 MONTEYN