Film olanı değil. onu evde insanlar sevgilileriyle izlesinler. Gerçi Rachel Weisz oynuyormuş, belki izlerim bir ara bilmiyorum. Aha Ryan Reynolds isimli firavun tipli adam da oynuyomuş. Asla izlemem.
Neyse, efendim biliyorsunuz, Manchester menşeili gruplara hafiften zaafım var. Hatta öyle zaafım var ki "menşei" kelimesini kullanmaktan da asla çekinmeyerek, Mareşal Fevzi Çakmak kelime haznesine sahip olduğumu belirtmekten de çekinmiyorum.
Tahminlerime göre, satın aldığım Iron Maiden vesaire kasetlerinden sonra satın aldığım ilk yabancı kaset de budur. Aslında Iron Maiden dinlemeye başlamam da ilginç. Dükkana aslen Kylie Minoque albümü almaya girip de Iron Maiden satın alıp çıkmıştım. Yalnız güneş şahitti bu duruma o yüzden kimseye kanıtlayabilecek delilim yok elimde. Güneş de şahit değildi aslında, Emrahsever okurların suratlarına ufacık da olsa bir gülümsemeye sebep olduysam ne mutlu bana. Hayattaki ufak mutluluklardan zevk almayı bilmek gerekiyor. Ayrıca "çeşit çeşit insan var" diyerek iyice klişe bataklığına saplanıp bu yazıya bir cümle daha eklememe konusunda ciddi düşünceler içerisindeyim. Sırf Liam Gallagher'ın, yırtılan kağıt ses tonu için devam edeceğim.
Öncelikle Britpop Wars'a girmiyorum. Blur vs. Oasis,ya da Pulp falan yapmayalım yani. Ha katı kurallar çerçevesinde Oasis'i tercih ederim herkesin hayatına kimse karışamaz, ben oasis dinlerim, şo bağyan Blur dinler, bo bağyan Pulp dinler o ayrı bir konu. Normalde İngiliz Aksanı hastası biri olmama ve Damon Albarn'ın müzik yeteneğine saygı duymama rağmen malesef "poaklayf" dediği an suratına permatik jilet atmak istiyorum, ama bu konuda ustalaşmış travestilere yerimi bırakmayı tercih ederim.
İlk dinlediğim Oasis şarkısının Live Forever olduğunu tahmin ediyorum. Of sıkıldım, şimdi buraya kadar okuyun, sonra devam ederim. Bu yüzden görsel olarak Muppet Show'da "mimimimimi" yapan arkadaşı koyuyorum sonra albüm kapağını koyarım. Ama favori(gözde karakter) karakterim, ya Animal ya da Sgt. Floyd Pepper olsa gerek. Hay allahım ya, zaten bikaç yıl sonra adımı Sgt. Floyd Pepper şeklinde değiştireceğim, Monteyn ne lan? İyi ki zengin, çevik ve ahlaksız yetiştirildik. Bir insanın tipi bu kadar havalı olamaz. Zaten öyle bir grup düşünün ki tek bir üyesi bile duruşundan ödün vermesin, istisnasız olarak herkes mi ağır abi olabilir bir müzik grubunda. İlla maymun eleman oluyor normalde, illa muhteşemliği dağıtan bir varlık oluyor.
Ya da keyfim geldi, boşverin Deifinitely Maybe'yi takılalım biz. Muppet Show'daki yaşlı amcalar, yaşlı amcalık stereotipinin tam anlamıdır. Stereotip'in Türkçe'sini bilmiyorum artistlik için yazmadım. Öyle bişey yapmaya kalkışsam Fransızca yazardım zaten biliyorsunuz. Bir de buna sabah başladım, bırakacağım dedim yayınlamadım. O da yalan oldu. Muppet Show meselesine gelince, Kermit pop star gibi bir şey olduğu için umrumda değil. Beaker, Swedish Chef ve Animal gibi insanlar aslen topluluğu ilerleten kardeşlerimiz.
Grubun saksofoncusu Zoot, Serpico'yu andırmıyor mu?
Neyse, Definitely Maybe dönersem. Ne Liam'ı ne de Noel'i sevdiğimi söyleyebilirim gereksiz egoları yüzünden. Çünkü Noel'in "İstesem bir tane daha Live Forever yazabilirim" demişliği var. Yeryüzünün en büyük yalanlarından biri bu doğal olarak. Sen kokaini bırak, temiz kafayla Live Forever yaz. Hemen şunu diyorum "hmmm tabi tabii, aynaya bak aynaya bak, sensin o asıl sensin." Zaten bunu kimsenin Oasis'i dinlemesi için yazmıyorum. Sadece belirtmek istedim, uzun süredir dinlemeyen varsa, aklına gelsin ve yasadışı yollardan empehdıray şpilerine yüklesin diye.
P.S: Roll with it'in başındaki öksürme efektinin esprisini çok geç fark etmiştim. Aynısını Black Sabbath'ın Sweet Leaf'i için de geçerli olduğunu belirtmekten çekinmem.
0 yorum:
Yorum Gönder